Yıllar birbirine kenetlenmiş giderken, insanların bölünmeleri ve birbirine düşman olmaları garip gelir bana.
Ve toplum duyarsızlığına şaşkınlıkla bakarım hep.
O yıllar ki, insanlardan hep bir şeyler alarak gider.
O insanlar ki, kurdukları dünyada kendilerini etten, diğerlerini taştan varsayıp, sadece yılları sayarlar.
Çoğul sevdaları kaybettik.
Her şey tekil artık, bencillik diz boyu..
Bir nefret ve şiddet politikasının bütün izlerini toplumda görmek mümkün.
Giderek birbirine benziyor herkes.
İncinen ruhların değeri yok, kabalaşan paragözlüğün yanında.
Oysa bizi bekleyen doğal afetler var.
Çocuklarımızı acımasız bir dünya gerçeği karşılayacak.
Ağaçlarımızı kestiriyoruz, kılımızı bile kıpırdatmadan.
Hiçbir şeyi sorgulamayan düzende, nükleer dünyaya bile itiraz etmiyoruz.
Çiçeksiz, böceksiz bir dünya.
Bir savaş çığırtanlığı, bir ataerkil yaygaracılık.
Televizyon dizilerine üzüldüğümüz kadar, çocuklarımıza üzülmüyoruz.
İşsizlik ve ayrımcılık sadece ülkemizin değil, dünyanın en büyük sorunu.
Açlık gibi...
Tarım elden gitti, dışa bağımlı bir ekonomiyle, işaret parmaklarına bakıyor geleceğimiz.
Ama her şey toz pembe gösteriliyor.
Bu gece yeni bir yılı karşılıyoruz.
Bir yanı sefaletten katıla katıla ağlayan bir ülkenin, diğer yanında evler süslendi, bütün eğlence yerleri tıklım tıklım.
Sokaklarda yeni yılı karşılamanın en güzel halleri.
Bir günlüğüne de olsa, hayatın güzel yanına yaslanmak hepimizin hakkı.
Yeni bir yıl geliyor diye seviniyoruz ama...
Bilmiyoruz ki, vakit daralıyor.
* * *
AH SADRİ ALIŞIK!
Milli Piyango İdaresi'ne yazılan mektupları görünce, bir ülkenin neden bu hallerde olduğunu anlamak sır olmuyor.
Para için ayak öpmeyi bile kabullenen insanlar var.
Biz Sadri Alışık filmleriyle büyüdük. "Nerde bu devlet?" diye de bağırmadık, piyangodan medet umarak, birilerinin ayaklarını öpmeye de meyillenmedik.
Şu televizyon denen pislik kutuları üretti böylelerini.
Para için ruhlarını bile satanlar!
* * *
Aşk cennetin dilinden bizlere kalan en güzel anıdır.
* * *
Sözleşmeli er devri başladı. Şimdi seyredin üçüncü sayfa haberlerini.
* * *
31 Aralık 2010
Mutluluk takvimi
* * *
... ki uzak bir geçmiştir
Dün gibi hatırlanır
Tütüne alışmıştır adam
Dibe vurmuştur umut
Yokluğuna alışmıştır
Anıların elinden
Tutmuştur bazı geceler
Camlara hoh'luyordur ismini
Sevdasını pohpoh'luyordur
Zaman zaman
Öperken resmini
... ki uzak bir geçmiştir
Giden çoktan gitmiştir
Başkasında başlayan da
Adamda bitmiştir aslında
Ama yine de aklına düşer
Bir gece yarısı
Bir hasret faslında
Hakkı YALÇIN