Bir takım en çok güçlendiği sanılan zaman diliminde bir Truva atı çıkar, rakibin düşünce gücüne pozitif etki yapar. 30 milyon Euro transfer ücreti verilip, üstüne bir de kaptanlık bandı verilen Orkun Kökçü'nün Beşiktaş'a verdiği hasarı da birileri rozet yapsın. Ama Fenerbahçe'nin 2 farklı yenilgiden galibiyete uzanmasındaki emekleri de inkar etmeyelim. Onlar sadakat ve inançla takım olma ruhunu kaybetmedikleri için kazandılar. Hangi şartlarda olursa olsun ortama hakim olmak ve böyle bir geri dönüşe imza atmak her takımın harcı değilse, bizlere de bu sonucu alkışlamak düşer. Yeteneğinin verdiği yetkiyi olumlu kullanan, topun ayağında can bulmasıyla arkadaşlarının heyecan bulması arasındaki ilişkinin odak noktası olan İsmail Yüksek benim için gecenin adamıdır.
***
Korkular önden gidiyorsa, gerçekler ardından gelir. Sergen Yalçın'ın kendini kaybetmesinin ve takımına olan güvensizliğinin de bu yenilgiyle yakın ilgisi var. O yüzden Beşiktaş'ın düşünce yetmezliğinden yenildiğini söylemek haksızlık olmaz. Bu sonuçla da Beşiktaş'ın üst katlarla ilişkisi kesilmiştir. Kesilmesi gereken biletlere mahsuben!
***
Kaliteyi küflendiren gerçekler, Trabzonspor karşısında Galatasaray'a iki kayıp puan daha yazdı. Sezon başından beri futbol oynamadan kazanan Galatasaray'a liderliğin bir mesajı var. "Beni kaybetmek istemiyorsan talihine güvenme!" Koca takımda kendini futbol olarak ifade eden bir tane adam yoktu. Ayrıca Fenerbahçe'yle aradaki 4 puanlık farkın hiçbir değeri kalmadı. Bu takım 3 önemli maçı kendi sahasında oynadıysa bu ligin ikinci yarısı da var. Ve bu kafayla daha çok puan kaybetmenin anonsları da apaçık ortadayken birkaç maç sonra liderliğin el değiştirmesi de an meselesi!
***
"Bir takımı alkışlarla buluşturan tek gerçek alın teri ve mücadeledir." Bu cümlem Trabzonspor'a ve Fatih Tekke'ye ithaf edilmiştir. Çünkü Galatasaray karşısında ruhuyla bedeniyle sahada tüm varlığını hissettiren bir Trabzonspor izledik. Futbola itibar kazandırmak birçok şeyden değerlidir.