HERKES emek verdiği hayatın peşinden gidiyor.
O yüzden insan bazen kendine geç kalır, "son otobüs kaçta, son tren gitti mi?" Şampiyonluk hasreti dayanılmaz olmuştur da kendine soramadıklarını başkalarına sorar. "Hala umut var mı?" Oynanmamış maçların sonucu yoktur ama daha çok inanmış olanların önde olduğu bir koşu vardır. En ufak bir dokunuşla rakibi mat eden Okan Buruk gerçeğine karşılık, kibarca oyunu seyreden Mourinho gerçeği de vardır.
***
Fenerbahçe'nin Gaziantep'te yangından kurtulmak gibi bir alışkanlığı vardı ikinci yarıda maçı döndürdüler. Belki de takımın merhemi yara!
Beraberlik golünden sonra umutlara yeniden bilet kesildi de bu biletin onları nereye kadar götüreceğini biz de merak ediyoruz.
***
Galatasaray, Eyüpspor karşında çelişkilerle yüklü bir takım görüntüsü çizdi. İlk yarıya bakınca, "tedirginlik" ikinci yarıya bakınca "inanmışlık!" Bunda Okan Buruk'un Kaan Ayhan ve Morata hamlelerinin etkisi büyüktü. Osimhen'i anlatmaya gerek yok. Tabanlarını yarar, tuz basan yine koşar. Attığı golün başımızın üstünde yeri var.
Lemina sahanın yıldızıydı, güçlü fiziği bir yana, pozisyonları istediği yere şıp diye götüren kozmik tren hali ondaydı. Solda kaptığı topla Morata'ya attırdığı gol sanatsaldı. Ama maçta en çok kimi aradınız diye sorulsa, "Barış Alper Yılmaz" derim.
Ne kadar hata yaparsa yapsın, rakibi onun kadar yoran bir oyuncu da yok!
***
Sonuç olarak şampiyonluk ceketi askıda gardırobundan çıkarılmayı beklerken, bizler de gelecek maçları beklemek zorundayız. Unutmayalım ki şampiyonluk kim daha çok koşarsa ona koşar!