SAĞLIK KOKUSUNDA!
Esas etkiden ve o 'eşsiz!' kokudan sorumlu olan madde, kükürtlü uçucu yağdaki alil disülfür adlı bileşik. Bu organik sülfür bileşiklerinin umut vadeden 'kemopreventatif-koruyucu' ve 'kemoterapötik-tedavi edici' ilaç adayları olduğunu öne süren bir çalışma mevcut. Deneysel hayvan ve laboratuar çalışmalarında bu organik sülfür bileşiklerinin kanser hücre üremesini, normal hücreleri etkilemeden, hücre bölünmesinin erken fazlarını durdurarak yaptığına dair önemli veriler var. Yine Japonya'da yapılan bir çalışmada ise Meme Kanseri kontrolünde sarımsak ve bileşiklerinin anti-kanser etkisi yarattığı bildirildi.
MEME KANSERİNDE ETKİN BİR YERDE
Bu çalışmada sarımsak ekstresinin hayvanlarda meme kanseri gelişimini önlediği ve hücre kültürü çalışmasında, insan meme kanseri hücrelerinin büyümesini baskıladığı saptandı. Bunlar arasında, kanserojen maddeleri vücuttan atan detoks sistemlerini aktive etmesi, DNA çoğalmasını baskılaması, anormal hücre bölünmesinin engellenmesi ve anormal hücrelerin 'apopitoza' yani 'hücre intiharına zorlanması gibi pek çok mekanizma işlediği görüldü.
BÜTÜN KANSER TÜRLERİNDE KORUYUCU
Bu etkileri en güçlü olarak, sarımsağın yağda eriyen bileşenleri olan 'diallil disülfitler' de görüldüğü saptandı. Aklıma geleneksel tıpta sarımsağın ezilip zeytinyağında bekletilip, bu şekilde kullanılması geldi hemen. Yalnızca meme değil, mide, kalın bağırsak ve lenfoma hücreleri üzerinde yapılmış çalışmalar da mevcut, onlarda da sonuçlar oldukça yüz güldürücü. Bize düşen ise sadece bu 'kötü kokulu mucize'yi biraz daha fazla tüketmek, toplu yerlere girerken değil elbette... Sağlıkla ve lezzetle kalın...