Prof.Dr. Funda Elmacıoğlu

PROF.DR. FUNDA ELMACIOĞLU

sorucevap@vimjo.com
Tarihi 18 Ocak 2011

Kanser oluşumunda beslenmenin önemi var mı?

Kanser adının kökeni ise "yengeç" anlamındaki Latince bir sözcüktür. Çünkü mikroskopla bakıldığında, kanserli hücrelerden çevre dokulara yayılan uzantılar yengeçlerin kıskaçlarını ve bacaklarını andırır.
Kanser Biyolojik olarak organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu tümörlere verilen genel addır.

Dünya'da her yıl 7,1 milyon kişi kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir ve bu ölümlerin % 12,5'ini oluşturmaktadır. Türkiye'de de 1983 yılında yaklaşık 8000yeni kanser hastası vardı. Bu rakam giderek artmış ve 1999 yılında 25.942'ye ulaşmıştır. Bu Türkiye'de 15 yılda kanserin yüzde 300 arttığını göstermektedir.

Kanserin oluşumunda genetik, hormonal gibi birçok etken vardır. Diyetin etkisi farklı kaynaklara göre %10-70 arasında değişir ve %35 oranı kabul edilir.
Kanser oluşumuna etkisi olan diyetle ilgili başlıca faktörler;

• Diyet posasının yetersiz alımı


Posadan zengin beslenen toplumlarda, kolo-rektal denen kanser çeşidinin daha aza görüldüğü saptanmıştır. Posa barsaklarda et ve yağ tüketimi ile artan mutajenleri azaltır, kendi yapısına almak ve kimyasal tepkimelerle zararsız hale getirir.

Ayrıca posa barsak bakterilerinin metabolik aktivitelerini değiştirerek bu bakterilerin sterol ve safra asitlerinin kanser yapıcı maddelere dönüşümünü engellediği bildirilmektedir.
Saflaştırılmış tahıl tüketimi, meyvenin posasının arındırılarak suyunun tüketiliyor olması bağırsakların az çalışmasına neden olur. Burada biriken artıklar kanser yapıcı moleküller oluşturabilmektedir.

Diyet lifiyle hem kilolarınızdan kurtulun, hem de sağlığınıza kavuşun!

• Aşırı ve yetersiz beslenme

Şişmanlarda normal kişilere göre özellikle meme, kalın barsak-rektum, kan kanserleri daha fazla görülür.

Genellikle şişmanlık çok yağlı besinlerin tüketilmesi, sonucu oluşur. Çevresel karsinojenler yağ içinde birikirler ve yağlı besinler vücuda alınırlar.

Kadınlarda oluşan yağlanmanın östrojen hormon salınımını arttırdığı ve ilerleyen süreçlerde göğüs ve over kanserine zemin oluşturduğu konusunda da yayınlar bulunmaktadır.
Yağ alımı ile salınımı artan safra tuzları ile barsak bakterilerinin kolesterolden ürettikleri ikincil safra asitleri (glikolik asid ve türevleri) kolon ve rektum kanseri riskini artırırlar.

• Kullanılan katkı maddelerinin etkisi

Günlük tükettiğimiz hazır besinlerin içerisinde bulunan katkı maddelerinin kanser oluşumundaki etkisine dair çalışmalar tuzun nitrit ve nitrat gibi oluşumlara sebep olarak mukozayı zayıflattığını ve nitroz amin denen zararlı bileşiklerin oluşumuna neden olduğunu göstermiştir. Bunun da mide veya özafagus gibi besinle direkt temas içinde olan hücrelerde kanser oluşmasına neden olduğu açıklanmaktadır.

• Alınan antioksidanların düzeyi

Vücudumuzun normal metabolik faaliyetleri sırasında oluşabildiği gibi stres, sigara, alkol gibi dış etkilerle de oluşabilen serbest radikaller kimyasal olarak en dış elektron yörüngesinde bir elektron kaybetmiştir. Serbest radikallerin diğer atomların elektronu ile kendi elektronunu tamamlamak istedikleri için dokulardaki moleküllere zarar vererek işlev kaybına neden olabilir.
Antioksidanlar bu noktada devreye girer. Eğer ortamda antioksidan varsa, serbest radikaller antioksidandan elektronunu alacağından hiçbir dokuya zarar vermeyecektir.
Antioksidanların olmadığı takdirde de bu serbest radikaller DNA yapısını değiştirir.
Doğal olarak bulunan antioksidanlar, A, C, E vitaminleri ve selenyumdur.

Bu vitamin takviyeleri sizi hastalıklardan koruyor, sağlığınıza sağlık katıyor!

• Alkolün etkisi

Alkol karaciğere zarar vererek oluşan kanser yapıcı ögelerin vücuttan uzaklaştırılmasını azaltmakta ve immün cevabı baskılamaktadır.

• Pişirme ve saklama yöntemlerinin etkisi

Et, tavuk gibi protein içeriği yüksek besinlerin kızartılması ve tütsüleme yöntemi kanser yapıcı ögeleri oluşturmaktadır.

Nemli ve sıcak yörelerde iyi saklanamayan yağlı tohumlar, tahıl ürünleri, kuru baklagiller, salamura edilmemiş peynir ve benzeri, meyve ve kurutmaları küflenir. Küflerin bir bölümü toksinleri üretir. Bu toksinlerden bazıları da kanser oluşumuna neden olur.