Prof.Dr. Funda Elmacıoğlu

PROF.DR. FUNDA ELMACIOĞLU

sorucevap@vimjo.com
Tarihi 30 Mayıs 2011

Küreselleşme ve Gıda

1.BÖLÜM
Canlıların yaşamı için çok önemli olan gıdaya erişimde karşılaşılacak bir sıkıntı, yaşamsal sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Çünkü önemi çok büyük olan ekonomik malların yokluğu bile gıdanın yokluğu kadar toplumların kaderini etkilemiyor.

Günümüz dünyasında özellikle gıda güvenliği ve gıda güvencesi hemen tüm ülkelerin öncelikli konuları arasında yer alıyor. Ama artan nüfus; azalan, kirlenen ve hatta birçok alanda kullanılmaz hale gelen doğal kaynaklarla ters ilişki içinde. İnsan eliyle yaratılan küresel ısınma ise başta kuraklık olmak üzere olumsuz iklim koşullarının ortaya çıkmasına neden olmakta ve tarımsal üretimde verimliliği daha da düşürmekte. Bununla birlikte amaç dışı kullanım, sanayi ham maddeleri ve biyoyakıt üretimi tarım alanlarının zaman içinde hızla daralmasına yol açıyor. Dünya gıda fiyatlarının oluşumunda, tarımsal üretimi kapsayan birincil üretim, gıda endüstrisi, toptancılar ve perakendecilerin girdileri ve kâr marjları etkili oluyor. Bunları da esas olarak; ham madde, proses girdileri, ambalaj, taşıma, depolama ve lojistik gibi ana ve ilave giderler etkiliyor.


Bütün bunların ötesinde, dünya ekonomisinde yaşanan spekülasyona dayalı olaylar, dünya piyasalarında dalgalanmalara ve krizlere neden oluyor. Tüm bu gelişmelerin etkisiyle değişen gıda piyasasındaki dengeler, 2006-2007 yıllarında baş gösteren kuraklıkla daha dikkat çekici ve tehlikeli bir boyuta ulaştı. Bu nedenle artık bir ülkenin küresel gelişmelerden etkilenmeden kendi yolunu izleyebileceği bir dünya düzeni kalmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Küreselleşmenin etkisiyle, günümüzde çıkacak bir krizden korunabilmek, özellikle de dünya ile finansal ilişkileri yoğun olan ülkeler için mümkün görünmüyor. 2008 yılında dünyada ve Türkiye'de artan gıda maddeleri fiyatları konunun öneminin bir kez daha gözler önüne serilmesine yol açtı.

Artık dünya, piyasalarda ortaya çıkan bu gelişmelerin nedenleri ve getireceği sonuçların nasıl önlenebileceği konusunu her ortamda sorgulamaya başladı. Bunun kalıcı ve yıkıcı sonuçlar yaratacak bir olguya dönüşmesi kuşkusu, çözüm arayışlarının geniş platformlarda dile getirilmesini sağlıyor.

Dünyada gıda ve beslenme durumu

Dünya nüfusundaki artışın beslenme temelli yansımalarının, öncelikle nüfus bilimciler tarafından kullanılan dünyanın "taşıma gücü" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülüyor. Taşıma gücü; "herhangi bir ülkede veya bölgede var olan bütün ekonomik kaynaklar harekete geçirilerek, koşullarda zorlanma olmadan yaşayabilecek en fazla nüfus miktarı" olarak tanımlanıyor. Taşıma gücü kavramının içine; canlıyı etkileyen gıda, hava, hayat sahasının genişliği, iklim, toprak, su, hayvanlar ve bitkiler gibi her türlü unsur giriyor. Bu kavram, son yıllardaki hızlı nüfus artışı ile birlikte değerlendirildiğinde "Dünyanın taşıma gücü acaba sınırsız mıdır?", "Eğer bir sınırı varsa ne kadar insanın yaşamasına elverişlidir?" sorularını akla getirmekte. Bu kapsamda öne sürülen ilk teori ise "Malthus Teorisi" olarak anılan ve kısaca "Nüfus geometrik diziyle artarken, gıda maddeleri aritmetik diziyle artmaktadır. Eğer tedbir alınmazsa gelecekte insanlar açlık tehlikesiyle karşılaşacaktır." ifadesi ile açıklanan teoridir.

Dünya nüfusu 17. yüzyıl ortalarına kadar son derece yavaş arttı. Ancak nüfus, son 350 yılda 500 milyondan, 6,9 milyara ulaştı. Artışın bu hızla devam etmesi durumunda, dünya nüfusunun 2025 yılında 8 milyara, 2050 yılında ise 9,2 milyara ulaşması bekleniyor. Bu durum, Malthus'un teorisinde ifade edilen "nüfusun geometrik artışı" tezini doğrular nitelikte ancak tarımsal üretimin aritmetik olarak artması, gelişen teknoloji ve artan verimlilikle çelişen, tartışılır bir duruma geldi.

Gıda konusunda 2004-2005 yılları arasında bir takım yeni önlem ve tedbirler alınmasına rağmen, dünyamız halen açlık, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi çok önemli iki problemle karşı karşıya. Bunlara ilaveten, mikro besin ögesi eksikliği de giderek yaygın bir hal alıyor. Dünya bir taraftan açlık, yetersiz ve dengesiz beslenme ile uğraşırken, diğer taraftan da bazı toplumlarda aşırı gıda tüketimi ve buna bağlı olarak obezite ve bazı kronik rahatsızlıklar giderek yaygınlaşıyor.

Kilo almanızın önüne geçecek yağ yakımını hızlandıran formüller…
http://ad.e-kolay.net/redir.a2?ciid=119966&tid=8026&URL=http%3a%2f%2fwww.vimjo.com%2fkategori%2fyag-yakicilar.aspx%3fref%3dmilliyet_yagyakicilar

http://ad.reklamport.com/rpclk2.ashx?c=933664&t=907312&URL=http://www.vimjo.com/kategori/yag-yakicilar.aspx?ref=caferuj_yagyakicilar

http://ad.reklamport.com/rpclk2.ashx?c=938254&t=903412&URL=http://www.vimjo.com/kategori/yag-yakicilar.aspx?ref=sabah_yagyakicilar

http://ad.reklamport.com/rpclk2.ashx?c=934942&t=906942&URL=http://www.vimjo.com/kategori/yag-yakicilar.aspx?ref=takvim_yagyakicilar

http://ad.reklamport.com/rpclk2.ashx?c=930274&t=956742&URL=http://www.vimjo.com/kategori/yag-yakicilar.aspx?ref=fotomac_yagyakicilar

Buna mukabil açlığın azaltılmasına yönelik çalışmalar geçtiğimiz on yıl içerisinde yavaşladı. 1990'lı yıllarda gıda yardımı yapılan insanların sayısı sadece 9 milyon kadar azaltılabildi. Bu sayı, toplam gıda yardımı yapılan insanların %1'ine karşılık geliyor. Dünyada açlığa karşı alınan önlemlere rağmen, aç insanların sayısı giderek artıyor.