Tarihi 18 Ağustos 2009

Bak şu "idraksiz"e

Yıl 2002'dir, aylardan Ağustos, günlerden ise 30'dur.. Yer Efes Antik Tiyatro'dur.. Sahnede Sezen Aksu vardır.. Aksu, sahnede Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar da söylemektedir..
O gün Hurşit Tolon, ki Efes'in de dahil olduğu Ege'nin Ordu komutanıdır, Aksu'nun bu dillere ait şarkılar seslendirmesi üzerine bakınız ne demişti:
"Türkiye mozaiği adı altında anlamsız bir konser verilmesini şüpheyle karşılıyorum. Üstelik bu şarkılar 30 Ağustos'ta söyleniyor."
İşte Tolon'un bu konuşmasına Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür destek vermiş ve bu desteğini Hurşit Tolon'a yazdığı bir mektupta dile getirmişti.
Gürgür bakın ne diyordu: "Selçuk Efes Antik Tiyatrosu'nda bir pop şarkıcısının 'Türkiye Şarkıları' adı altında Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar okuması karşısında gösterdiğiniz duyarlılığı saygı ve takdirle alkışlıyoruz. Üç beş idraksizin bu tür sapkınlıklarının ve bölücü emellerinin farkında olmak övgüye değerdir.."
Demek ki neymiş? Kürtçe, Ermenice, Rumca şarkı söyleyen "bir pop şarkıcısı", bu dillerde şarkı söylediği için "idraksiz" oluyordu.. Yaptığı "sapkınlık"tı.. Şarkıcı "bölücü emel" peşinde koşuyordu!
("Bölücü emel" derken aklıma şu geldi.. Şarkıcının ismi çok şükür ki Sezen Aksu idi.. Ya sahne ismi Emel Bölücü olsaydı?! Şarkıcı, herhalde eşek Ege kıta sahanlığındaki sudan gelinceye kadar dayak yerdi.)
Evet şimdi durup dururken bu aklıma niye geldi? Şunun için geldi..
Dün Zaman gazetesinde Ömer Şahin imzalı bir haber vardı.. Şahin, mikrofonu Nuri Gürgür'e uzatmış ve şu son günlerde adına "Kürt Açılımı" denilen süreçle ilgili olarak Nuri Gürgür bakın ne demiş?
Aynen aktarıyorum: "Kürtçe üniversitelerde seçmeli dil olarak okutulabilir.. Hatta Kürt Araştırma Enstitüsü de kurulabilir.. Kürtçe yer isimleri konusunda halkın tercihlerine saygı duyulmalıdır..
Musikisiyle, günlük yaşamıyla Kürtler de bu medeniyetimizin bir parçasıdır."
Şimdi Gürgür'ün bu sözlerini okuyanlar merak ediyorum acaba Gürgür'e "bölücü emel peşinde koşan", "sapkın", "idraksiz" gibi nezih ve bir o kadar da leziz sıfatları yapıştıracak mı?
Yalnız yanlış anlaşılmasın; amacım hafiyelik yapmak değil.. Amacım, bugün gelinen noktanın ne kadar iyimser bir atmosfer olduğunu bir yönüyle izaha çalışmaktan ibarettir..
Kürtçe şarkı söylemenin sapkınlık olarak görüldüğü iklim koşullarından bugün "Kürtçe Araştırma Enstitüsü de kurulabilmelidir" noktasına gelinmiş olması bu toplumun düşünsel yapısı için çok ciddi bir aşamadır..
Nuri Gürgür'e üstelik "Türk Ocakları Genel Başkanı" sıfatıyla göstermiş olduğu bugünkü rasyonel tavrından dolayı sadece teşekkür etmek gerekiyor..
Diliyorum ki Emine Ayna gibi isimler de aynı pozitif katkıyı yapabilme basiretini göstermiş olsun..
O yüzden Türkiye bir gariplikler ülkesidir.. Ülkemizdeki çok satan bir gazetenin logosunun altında "Türkiye Türklerindir" ibaresi de yazar; bu ibarenin hemen altındaki manşette "Hepimiz Ermeniyiz" nidası da yazar!