Mustafa Denizli, Serdar Özkan sürpriziyle sahaya çıktı ancak sakatlıkların doğurduğu alternatifsizlik ortamında bu yapılan tercihi çok yadırgamadığımı belirtmek isterim. O Serdar Özkan 10 numara görevle çıktığı İnönü'de 8'de Ekrem'in ortasında ceza sahasında buluştuğu topa kötü vurarak tarihi bir fırsatı harcadı.
O golü atsa tarihe altın harflerle geçerdi. Kazım'ı tek başına forvete koyan Sarı-Laciverliler Beşiktaş'ın hırsının karşısında biraz sönük kaldı. Alex'e ve ölü toplara bağlanan umutlar her kademede hissedildi.
Top F.Bahçe'deyken futbolcuların topa hamle yapmaktan uzak durması anlaşılır gibi değildi. 45'te Alex kendi kazandırdığı frikik atışını kullanırken üst direkten dönen top şansında Beşiktaş'tan yana olduğunu gösteriyordu. Gökhan Gönül'e verilmeyen penaltı oyunun seyrini değiştirirdi diyenler çıkabilir. Ancak F.Bahçe 1 atsa Beşiktaş 2 atacak kadar sahada galibiyete şartlanmıştı.
İkinci yarı Tello'nun oyuna girmesi Beşiktaş'ın hücum gücünü zenginleştirdi. Emre'nin sakat sakat oyuna devam etttiği anlarda 54'te İbrahim Üzülmez soldan "Roberto Carlos'a şapka çıkartacak kadar muhteşem" ortaladı Fink ceza alanı içinde gelişine aynı güzellikte "enfes" bir vole ile topu ağlara göndermesi oyunun seyrini değiştirdi. Arkasında Bobo'nun golünde Tello'nun, Uğur'un golünde İbrahim Üzülmez'in asistleri goller kadar alkışlanmaya değerdi. Beşiktaş haklı bir galibiyet aldı. Şampiyonluk yarışına ortak oldu, birçok yarasını da sardı. Siyah-Beyazlı ekibi kutlamak gerek.
