BAŞKAN Erdoğan'ı tasfiye etmek için anlaşan ve bunun için ittifak yapan muhalefetin KUR'daki düşüşten sonra zora girdiğini söylemek abartılı olmayacaktır...
Siyaset gereği iktidarı istersiniz. Doğaldır. Kimse eleştiremez... Ancak asıl mesele sonuç almaktır.
Bu kolay değildir. Bu son krizde görüldü ki, muhalefet kesinlikle Erdoğan'ın gittiğini düşündü.
Erdoğan, "Siz kim ekonomi kim? Bana mı öğreteceksiniz işimi..." dedikçe üzerine gittiler.
Neler demediler! Özellikle EYLÜL'den bu yana ciddi ataklar gerçekleştirildi.
Artan hayat pahalılığıyla birlikte muhalefet umutları budadı. Karamsar tablonun oluşmasına katkı verdi. Bu net. Bunu başardılar... Ancak son tahlilde rakip gördükleri ERDOĞAN'ın elini tahmin edemediler. Maçın döneceğini hiç mi hiç düşünmediler...
Hatırlayalım...
İYİ PARTİ lideri Meral Hanım'dan başlayalım...
"Hükümeti acilen ciddiyete davet ediyorum. Türkiye'de ekonomi temennilerle yönetilemez. Temenni ederek ekonomiyi canlandıramaz. Ben bu konuşmaları büyük bir ciddiyetsizlik olarak görüyorum. Hükümeti acilen ciddiyete davet ediyorum. Türkiye devlet krizi yaşıyor..." Böyle çok çıkışı vardı. Alın size bir örnek daha...
"Dolar aldı başını gidiyor, ülkemizin durumu, uçuruma yuvarlanacak bir otobüse benziyor.
Ve maalesef, hepimizin içinde olduğu o otobüsün direksiyonunda da yorgun bir şoför var. Yorgun şoförün direksiyon başında oturma ısrarı sorumsuzluktur.
Direksiyon o yorgun şoförün elinden alınmazsa, ülkemizin o otobüsün içinden canlı çıkma ihtimali yoktur..."
Bence Meral Hanım KÜRESEL EKONOMİK ANLAYIŞLA iç içe olan en önemli partinin lideriydi.
Haliyle KUR'daki hareketlilik hakkında en çok fikir beyan eden de kendisi oluyordu...
"Kur krizine davetiye çıkarıp Türk Lirası'nı pul eden ekonomi cahili zihniyete son vereceğiz. Projelerimiz ve kadrolarımızla hazırız. Biz çözeriz!" çıkışı da hafızalardaki yerini koruyordu.
Meral Hanım devamlı konuşuyordu da Kemal Kılıçdaroğlu susuyor muydu? Elbette hayır... Susmuyordu...
Ve en incitici cümleleri Kemal bey kuruyordu...
"Erdoğan diyor ki 'Bu ekonomik kurtuluş savaşından milletimizi zaferle çıkaracağız.' Bu ülkeyi başka birisi mi yönetiyor, 20 yıldır neredeydin? 1 dolar 1 liraydı, ne oldu 12 lira oldu? Milli kurtuluş savaşı veriyormuş, millete gaz vermeyi bırak, otur görevini yap. Ders verdim, dersini çalış..."
Kemal bey son dönemde yanına TÜSİAD'ı da alarak yükleniyordu...
"TÜSİAD'ın sayın başkanını aramıştım.
Ekonomik gidiş hiç parlak değil. Ciddi bir sorun var. Döviz kontrol edilemiyor. Hükümet büyük bir kayıtsızlık içinde. Türkiye'nin yönetilmediğini ve savrulduğunu görüyoruz.
Ülkeyi yönetenler, ülkeyi seviyorlarsa, insanlara saygı duyuyorlarsa, ticaret erbabına, sanayiciye saygı duyuyorlarsa, çiftçiye, esnafa saygı duyuyorlarsa, kısacası 84 milyona saygı duyuyorlarsa bir an önce seçim sandığını milletin önüne getirsinler. Emin olun sandık geldiği andan itibaren döviz de düşer..."
DEVA Partisi lideri Ali Babacan da aynı frekansta gidiyordu...
"Sayın Erdoğan durun yeter artık. Dolar 12'yi geçti. Ekmek 4 lira olmak üzere. Kuru ekmeğe bile muhtaç hale geldi insanlar. Dibe batıyoruz.
Durun artık."
GELECEK PARTİSİ ile yoluna devam eden Ahmet Davutoğlu da pas geçmiyordu.
Eleştiriyordu... Ciddi olarak yükleniyordu...
"Dolar 12 TL'yi geçti, siz seyrediyorsunuz!
'Faiz sebeptir, enflasyon neticedir' diye bahane üretiyorsunuz. Sorumluyu uzaklarda aramayın, aynaya bakın: Sebep sizsiniz! Ülkenin geleceğini yakmanıza izin vermeyeceğiz!"
SAADET lideri Temel Karamollaoğlu da kervana katılanlardandı...
"AK Parti sebep, yüksek döviz kuru sonuçtur" çıkışıyla bütün muhalefetin aynı payda altında toplandığını gösterir gibiydi... Adı üzerinde muhalefet.
Elbette eleştireceklerdi.
Bunda sorun yok. Sorun "ERDOĞAN GİTTİ, BİTTİ SİLİNDİ" diye düşünmelerindeydi. Bunu öngörememeleri ilginçti...
Bu ülkede hükümetler ya darbe ile ya PARA ile giderdi. NET!
Erdoğan'ın da böyle tasfiye olacağını düşünmeleri hiç direnmeden teslim olacağını varsaymaları siyaset açısından da sorunluydu...
Bu yazdıklarım KÜRESEL MÜCADELENİN içerideki safhası.
Yılbaşından sonra KÜRESEL ATAKLAR göreceğiz, o zaman içerisini dışarısıyla birleştiririz. "DEVRİ SONA ERDİ" gözüyle bakılan Erdoğan, büyük oyunu bozdu. Ve KÜRESEL ANLAMDA örnek oldu. Bu az şey değildi... Bundan rahatsız olanların değişik kanallardan geleceğini şimdiden söylemek için kahin olmaya gerek yok... Ancak Türkiye yoluna devam edecektir...
Anlaşılması gereken de buydu sanırım...
Erdoğan'ın yaptığı hamle şampiyonlar ligine aitti.
Ve orasını bile dağıttı...
Bu Türkiye'nin bölgesel lige dönmeyeceğinin işaretiydi. PARA ile çok kez sırtı yere düşen Türkiye, bu kez para ile TUŞ ediyordu... Başkan Erdoğan, para ile ince ayar çekiyordu! Bu hiç alışık oldukları bir adım değildi! Kafalarının karışmasının nedeni bu!