Günlerdir tüm basın Türkiye-İsrail gerginliğinin varacağı noktayı tartışıyoruz.
Türk Donanması, Doğu Akdeniz'e gidecek mi?
Giderse ne yapacak? Sıcak bir çatışma ya da temas olur mu? Türkiye'nin elinde başka kartlar var mı? 'Bütün PARA BABALARI Yahudi, onlarla nasıl başa çıkılır?' gibi sorulara cevap arıyoruz.
Ben dün bütün bunların dışında, farklı bir açıklamaya takıldım. İsrail Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer ortaya çıkıp 'Bu krizin faturası İsrail'e patlayacak. Büyüyen Türkiye'den kopmanın zararını fazlasıyla göreceğiz' dedi...
Kurşun yemiş gibi oldum...
Bu sözler beynimin derinliklerinde yankılandı.
Adam ÖNEMLİ BİRŞEYLER söylüyordu.
Bunu da ALIŞ-VERİŞ üzerinden formüle ederek yapıyordu...
Bence işin aslı bu olamazdı... DERDİ BAŞKAYDI...
Işık hızıyla 28 ŞUBAT'a döndüm.
Hayır, SİNCAN'dan, TANKLARDAN, Çevik Bir'den söz edecek değilim.
O operasyonun özündeyim...
POSTMODERN darbenin merkezindeyim.
Yani batırılan bankaların, giden 300 milyar doların peşindeyim.
Ankara'daki GİZLİ DEVLETİN iki ofisindeyim...
Komisyon alan banka sahiplerinin izindeyim...
Paylaştırılan ve faturası bu halka yüklenen hesabın derdindeyim... Çalınan yıllar bir bir gözümün önünden geçip gitti.
Peki kim yapmıştı bu operasyonu?
İş dünyası, siyaset, mafya ve GİZLİ ORDU'nun iç içe geçtiği DERİN DEVLET...
Bir gecede giden paranın hesabını daha tam olarak kimse söyleyemedi.
Türkiye çökerken kimin kasasının dolduğunu öğrenemedik. Bu ülkenin KANINI EMENİN açık kimliğini bir türlü bilemedik. İskenderun'da Mehmetçiğe saldıranla Kandil'e silah satanı da hiç göremedik...
Bu yüzden FİSCHER'ın sözleri çok önemliydi.
HORTUMLARININ kesildiğini mi söylemek istiyordu acaba? Yoksa PİYASA oyunlarıyla artık CUKKAYI götüremeyeceklerini mi ilan ediyordu? Ya da "Türkiye değişti yeni düzene ayak uydurun" mesajı mı veriyordu... Kim bilir?
Ama bilinen bir şey var. O da; 500 bin İsrailli'nin, adını PARANIN İMPATORUNDAN alan ROTSCHILD Meydanı'nda toplanmasıydı...
Aş, iş, zenginlik istiyorlardı yıllardır savaşan insanlar... BABALARDAN yardım gelmiyordu demek ki...
Ne çelişki di'mi!..
ONE MİNUTE olayından bir gün önce BAKAN BABACAN'ın bir TV kanalına söyledikleri hafızama hücum etti: BİZ OLMASAK İSRAİL OLMAZ...
Yani onların yaşaması için gereken PARA buradan mı gidiyordu?
Bu sorunun cevabını bulup sizinle paylaşacağım.
SÖZ... Ama önce bulan beni arasın!..
NOT: Önemli bir profesör, bir gazeteye, 150 bin cümlelik bir açıklama yapmış. Kısaca demiş ki "Para İsrail'de. Bu yüzden Türkiye ile olan sürtüşmeyi onlar kazanır."
İzmir'de GÖZTEPE maçından sonra kaşkollar sallanıp 'DIŞARDA DAYAK VAR' diye tezahürat yapılırdı. Hocam'a bu sözü hatırlatıp "Adamlar bunu gördü, siz göremediniz...
Ayıp olmuyor mu?" diye sormak istiyorum...