İstanbul'u kulelerle süsleyen isimlerin başında geliyordu.
Ofisine ulaştığımda kan ter içindeydi.
Odasına girip çıkanın haddi hesabı yoktu.
Yüksek sesle konuşuyor, birbirine benzemeyen insanlara kısa ama öz direktifler veriyordu!
Elindeki kahvesini bırakmadan kulenin tepesine bile ulaşıyordu!
Onunla konuşmak için çok vakit bulamayacağımı anlayınca binayı yardımcısıyla dolaştık!
Kimi harç döküyor, kimi sıva yapıyor, kimi camlarla didişiyor, kimi bozulan asansörü tamir ediyor, kimi tutmayan fayans renklerinden şikayet ediyor, kimi vinçlerdeki hareketsizliğe isyan ediyor, kimi de istenilen malzemeleri ilgili katlara yetiştirmeye çalışıyordu!
Ama inşaatta birbirinden ilgisiz ve bağlantısız onca çalışan büyük fotoğraftan habersiz sadece işini yapıyordu!
Herkes görevi gereği ya keser sallıyor, ya mala ile duvarla düelloya giriyor ya da kablolarla boğuşuyordu!
Herkes kendi görev tanımlarının gereğini yapmak için çırpınıyordu!
Dikilen kocaman kule ve içindeki onca hareketlilikten sadece benim eski dostum sorumluydu!
Çünkü BEYİN OYDU!
Herkese rolünü dağıtan, yolunu çizen, zamanlamayı gösteren, hamleleri hesap eden İZMİRLİ arkadaşımdı!
Onun dışında o binanın gideceği yeri bilen yoktu! Farklılıktan bir bütün yaratmayı bilmişti!
Tıpkı siyasette olduğu gibi...
Geçtiğimiz 23 Nisan'da MİLLİ MERKEZ KURULTAYI toplandı.
Kimler yoktu ki!
"Dağlar taşlar aşarak geldim.
Türkiye Cumhuriyeti, büyük Atatürk ve dünya güzeli bayrağımız için geldim..." diyen Hüsamettin Cindoruk, Yekta Güngör Özden, Tansel Çölaşan, Kemal Anadol, Osman Özbek, Naci Beştepe, Ramiz İlker Paşa, Kamer Genç, Uluç Gürkan, Hakkı Süha Okay, Yaşar Okuyan, Nihat Genç, Ümit Zileli, Sabahattin Önkibar, Utku Çakırözer, Canan Arıtman, Ceyhan Mumcu, Mümtaz Soysal, Ufuk Söylemez, Şahin Mengü, Şule Perinçek, Zekeriya Beyaz, Necla Arat, İsa Gök, Serhan Bolluk, Ali Topuz, Arslan Bulut, Ataol Behramoğlu, Çağdaş Cengiz ve Kemal Alemdaroğlu gibi isimler hem yönetimde hem salonda vardı!
Doğu Perinçek de Silivri'den gönderdiği mesajla oradaydı...
Ayrıca sayamadığım birçok isim daha harekete gönül vermişti!
Sakın yanlış anlamayın, insanların bir takım şeylere karşı olması ve bunları demokrasi çerçevesinde dile getirmesi kadar doğal bir olay yok!
Ancak benim üstünde durmak istediğim şey, sizlerle paylaştığım şu kısacık listedeki birçok ismin aslında birlikte ÇAY BİLE içmeyeceği gerçeği!
Yolda görseler birbirlerine selam vermeyecek isimler nasıl oluyordu da bir araya geliyordu!
Motivasyon neydi?
Bunu kim hesap edip planlıyordu?
Ya da büyük ve anlamlı bir tesadüfle karşı karşıyaydık!
Bilemem! Ama ortadaki fotoğraf kendinden oluşacak cinsten değildi!
Sevmediğim bir yöntem olduğu için kişiler ve isimler üzerinden bir şey söylemem!
Bu isimleri tenzih ederek şunu söylemek istiyorum. Cumhuriyet'in kuruluşunda Londra'nın izi vardı!
Bütün kriptolar ellerindeydi!
Türkiye sınırları içindeki insan haritasına tamamen hakim oldukları için karşılığı olan her akımın arkasında onlar vardı!
Bu kimi zaman aşırı sol, kimi zaman laikliği bayrak edinen bir yapı, kimi zaman milliyetçilik, kimi zaman da dini eğilimleri temsil eden hareketler olarak ortaya çıktı!
Cumhuriyet kurumlarının DNA'sına sızılırken, hiç şansa yer verilmedi!
Büyük bir akılla işlem gerçekleşti!
Birbirinden ayrı bütün yapılar ve bunlara hizmet edenler tıpkı kule inşaatında çalışan işçiler gibi SON FOTOĞRAFI bilmeden çabaladı!
Dışarıdaki milyonlarca insan "Devlet bizim" dese de gerçek hiç öyle değildi! Devleti elimizden alan da hepimize farklı farklı rol vererek aynı yöne gitmemizi engelleyen de LONDRA'ydı!
Kabul etmek gerekir ki bu büyük akıldı!
II. Dünya Savaşı'ndan sonra ülkeye gelen Amerika bile bunlarla başa çıkamamıştı!
Şimdi ilk kez gücünü milletten alan bir yapı ülkenin rotasını kendi belirlemeye çalışıyor!
Ama buna da en büyük köstek rolünü dışarıdan alan yerliler!
Biliyorum çoğu iyi niyetli!
Bir görevi yerine getirdiğinin farkında değil! Motivasyonu sağlayan gücün kaynağından habersiz! Zaten böyle olduğu için birbirine benzemeyen insanlar aynı çatı altında buluşuyor!
Onların aklına gelmez ama ben sorayım!
Londra bu işin neresinde?
New York, Tel Aviv, Bağdat ekseni zihni sponsor mu?
Ben bilmiyorum.
Ama hazır bir araya gelmişlerken bunu da bir tartışsınlar!
Hiç fena olmaz!
NOT: 1 Mayıs öncesi İngiltere Dışişleri Bakanlığı, vatandaşlarını uyarıp "Türkiye terör tehdidi altında. Gösterilerin olduğu yerlerden kesinlikle uzak durun!" dedi!
Bu açıklama neden yapıldı, anlamış değilim...