Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Fenerbahçe başkanları

Eklenme Tarihi 13 Aralık 2011
Subaydı... Çok iyi yabancı dil bildiği için MİT ile bağlantılı olarak askeri istihbarat için çalışıyordu. En büyük kusuru çok içmesiydi. Bazıları onun için "alkolik" yakıştırması yapıyordu.
Buna rağmen Genelkurmay'da öne çıkan bir isimdi. Çok yakışıklıydı. 1.90 boyundaydı...
Güvenen çok güvenir, seven çok severdi...
İşi gereği Ruslar'la yakınlaştı. Ticarete atıldı. Ruslarla ortak TURİZM şirketi kurdu. Bir yandan da ABD ile arasına iyi tutuyordu. Yani iki tarafı da idare ediyordu. O dönem Ruslar'ın yaptığı, sır gibi saklanan MİG savaş uçakları ABD'nin en büyük kabusuydu. Hiç kimse bu uçaklarla ilgili bilgi alamıyordu.
Bu başarılı bahriye subayı bir süre sonra MODA'daki evlerini PANSİYONA çevirdi.
Adını da STELLA koydu. Nedense hiç müşteri kabul etmiyordu. Gelen giden eksik olmuyor ama kimseden bir ücret alınmıyordu.
Daha sonraları o evde ÖZEL TOPLANTILAR yapıldığı ortaya çıktı.
MİG'lerle ilgilenen subay Güney Sporel'di...
En yakın arkadaşı Cömert Baykent gizli dosyayı Ankara'da ABD'liler'e teslim ettikten kısa bir süre sonra STELLA'da öldürüldü.
Ailesi buna hiç inanmadı. Merdivenden düşerek hayatını kaybettiğini düşündü. Bu olaydan iki gün sonra Moskova'daki Türk Büyükelçiliği'nde bir Türk daha ölü bulundu.
Olanların MİG DOSYASIYLA ilgili olduğu ileri sürüldü. İddialara göre, Güney Sporel, bu gizli bilgileri arkadaşı Baykent üzerinden ABD'liler'e ulaştırmıştı... Bu da genç Türk subayının sonunu hazırlamıştı... Tabii bütün bunlar dediğim gibi iddia...
Güney Sporel, 1955-1957 yılları arasında Fenerbahçe Başkanlığı yapan ZEKİ RIZA SPOREL'in yeğeniydi. Zeki Bey'in kardeşi Hasan Bey'in oğluydu. Hasan Bey de ilginç bir isimdi. 1923'te Romanya karşısına çıkan Milli Takım'ın kaptanıydı. Galatasaray'a ilk golü atan Fenerli'ydi. ABD'ye eğitim için gittiğinde üniversite takımındaki katı defansı yüzünden DARDANEL yani Çanakkale lakabı verildi.
Zaten Zeki Bey'den sonra 1960-1961 yıllarında Fenerbahçe Başkanlığını yürüttü... Şimdi biraz geriye dönelim...
NORMANDİYA
çıkarmasından sonra, 11 Haziran 1944'te Türkiye'yi ele geçiren ABD, devletin her kanadında kendi kurallarını koydu. Zaten bu tarihten sonra işbaşı yapan birçok isim onlara çalıştı. Fenerbahçe Başkanlığı ve Başbakanlık yapan Şükrü Saraçoğlu da bu isimlerden biriydi. Yaprak kımıldasa Washington'a haber veriyordu. Tabii bütün bunlar iki devlet arasında imzalan GİZLİ ANLAŞMALAR gereğiydi. Yani Saraçoğlu'nun da yapacak fazla bir şeyi yoktu.
Saraçoğlu'nun nüfuzu arttıkça dostlarına el uzatmaya başladı. Aziz Yıldırım'ın dayısı Faruk Yalçın da başarılı bir mühendisin nasıl büyüdüğüne en güzel örnektir. NATO ile yol arkadaşlığı yapan Yalçın'da Saraçoğlu'nun büyük emeği vardır. Zaten Yalçın bu nedenle stada Şükrü Saraçoğlu isminin verilmesini sağlamıştır. Yani Fenerbahçe'de Saraçoğlu ile başlayan ABD rüzgarı SPOREL kardeşlerle devam etmiş, Aziz Yıldırım'a kadar gelmiştir.
Bu rüzgarı kimin taşıyacağı zaman zaman tartışma yaratmış ve Aziz Yıldırım ile Sadettin Saran da birbirine girmiştir...
Cumhuriyetin harcı olan Fenerbahçe yıllarca böyle yönetilmiştir. Taşrada ortak bir dil haline gelen Fener sevgisi, başkanlarını da çok popüler yapmıştır. Bu sayede her başkan hem işlerini büyütmüş, hem de 1944'ten bu yana varolan GİZLİ DEVLETİN sevgisini kazanmıştır.
Ancak artık BÜYÜYEN bir Türkiye var.
GİZLİ DEVLETİN adamları tarafından diz çöktürülen ve içe hapsedilen bir ülke yok. Her kurum gibi Fenerbahçe de değişecek. Zaten Aziz Yıldırım, KADİFE ELDİVENLE yediği darbe sonrası yerini bir başka isme bırakacak.
Yeni Ankara, yeni Fenerbahçe ile yoluna devam edecek. Yıldırım'ın yerine gelecek olan isim de Yeni Devlet'e ayak uyduracak.
Cumhuriyetin HARCI olan Fenerbahçe camiası Türkiye'yi büyüten camia olarak tarihteki yerini alacak...
NOT: Sanırım tüm okurların sorularına cevap verebildim. İşte Yeni Türkiye böyle bir şey. Büyüyen ve kazanan insanların yaşadığı bir yer...
NOT 2: Bazıları "Neden büyüyoruz" diye soruyor... Dün yazdığım gibi ÖZAL'dan Erdoğan'a geçen gizli devletin kodları gereği adım adım YENİ TÜRKİYE kuruluyor. Bu devletin bölgeye hakim olabilmesi için de iki şeye ihtiyacı var: 1) NÜFUS, 2) ENERJİ...
Nüfus kolay da ENERJİ biz de yok...
Siz olsanız ne yapardınız? Ben cevabı biliyorum da!
NOT 3:
Kontrgerilla gerçeğini daha da detaylı öğrenmek isteyenler Suat Parlar'ın "Kontgerilla Kıskacında Türkiye" ve "Osmanlı'dan Günümüze Derin Devlet" kitaplarına bir göz atsın.