TÜRKİYE'NİN en önemli, en değerli yönü DIŞ POLİTİKASIDIR.
Türkiye'nin nerede olduğu, kiminle olduğu, kime karşı olduğu çok ama çok önemlidir. Bu bizim BÜYÜK DEVLET olduğumuzun da göstergesidir.
Bu bağlamda, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın da elinden hiç bırakmadığı, iki dosyadan birisi, KIBRIS-DOĞU AKDENİZ. İkincisi de SURİYE'NİN KUZEYİNDE ABDKUKLA PKK DEVLETÇİĞİNİ ASLA KURDURTMAMAKTIR.
Küresel güçlerin gizli ajandasında da Kıbrıs-Doğu Akdeniz vardır. AKDENİZ olmazsa olmaz! AKDENİZ ve altındaki enerji ÜLKELERİN SINIRLARINI DEĞİŞTİRECEK KADAR ÖNEMLİ!
BÜYÜK FOTOĞRAFI daha iyi anlamak için son günlerde gerçekleşen 4 olaya daha yakından bakalım. Bu olaylar aynı parantez içindedir. Dip dalgaları birbiri ile örtüşüyor.
1) Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Barbaros Hayrettin Gemisi'ni Doğu Akdeniz'in derinliğine gönderdi.
Rum Kesimi'nin Baf açıklarında, ABD sondaj gemisi yakınlarında sismik araştırmalar yapıyor.
2) Enerji Bakanı Fatih Dönmez açıkladı: "Doğu Akdeniz'de, Fatih Gemisi'nin sondaj çalışmaları sürüyor.
Satın alınan 2'nci sondaj gemisi Şubat'ın 20'sinde Doğu Akdeniz'de faaliyete geçecek."
3) Aynı günlerde, Katolik dünyanın dini lideri Papa Francis, Müslüman topraklarındaki en büyük ayini Abu Dabi'de yaptı. Ortodoks Yunanistan'ın Başbakan'ı Çipras da 48 yıldır kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu'nu ziyaret etti. Bu ziyaretlerin perde arkasında ne var? Bu ziyaretler kişisel çıkışların mı yoksa uluslararası ilişkilerde yeni DERİN HAMLELERİN mi habercisi?
Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Yunanistan'ın, İsrail'in Kıbrıs ve Kuzey Suriye denklemine hem karadan hem denizden çomak soktukları bir sırada, Papa Francis, Abu Dabi'de ne arıyor acaba?
YUNANİSTAN BAŞBAKAN'I ÇİPRAS, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın Barbaros Hayrettin Gemisi'ni Rum Kesimi'nin Baf açıklarına göndermesinden hemen sonra İstanbul'a koşarak neden gelmiş olabilir?
Başkan Erdoğan'ın kırmızı çantası içindeki bir dosyanın ismi de: KIBRIS'TA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM'DÜR...
Net konuşmak lazım. Rumlar 60 yıldır devam ettiği gibi malı götürme peşindedir. Rumlar, federasyon derken bir anlamda mevcut üniter devletin anayasasına birkaç madde ekleyerek Kıbrıs Türkü'ne bazı haklar vermeyi, akıllarınca Türk askerinin çekilmesini, 1960 garanti anlaşmasının da ortadan kaldırılmasını istemektedirler.
Türkler haklı, mantıklı ve vicdani olarak olarak, hükümette etkin paylaşım, siyasi karar sürecine etkin katılım, 1960 garanti sisteminin devamı ve Türk askerinin devamını istemektedir.
26 OCAK 2019'da KKTC'ye giden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüşmüş, toplantı sonrasında, Cumhurbaşkanı Akıncı, çok dikkati bir açıklama yapmıştı: "Rum lider Rum Anastasiadis geçen yıl İsviçre'deki Kıbrıs Konferansı'nda iki devletli çözümden bahsetti. Rumlar ne istediğine karar versin.
İsviçre'de iki devlet, Kıbrıs'a geldiğinde de gevşek federasyondan söz ediyor." Çavuşoğlu da, Akıncı'nın sözlerine destek vererek, Türkiye'nin Kıbrıs'ta bundan sonra belirsiz süreçlere girmeyeceğini kaydetmişti.
4) Ve Birleşmiş Milletler (BM), 26 Şubat'ta Kıbrıslı Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ile Anastasiadis arasında gayriresmi bir görüşme gerçekleşeceğini duyurdu.
SONUÇ: Cumhurbaşkanımız Erdoğan, KIBRIS-DOĞU AKDENİZ dosyasını açtı. Barbaros Hayrettin Rum Baf açıklarında Türk bayrağını dalgalandırınca, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de müthiş hamleler oldu.
Birleşmiş Milletler'i ABD-Trump harekete geçirmiştir. 26 Şubat toplantısı açıklanmıştır.
CUMHURBAŞKANIMIZ TAYYİP ERDOĞAN, 'DÜNYANIN BEŞTEN BÜYÜK OLDUĞUNU' GÖSTERİYOR.