Bugün, Devlet Bahçeli'nin, Ecevit Sendromu'nu aşıp aşamayacağı merakla bekleniyor... 1999 seçimlerinde parti liderleri, birbirlerine acımasızca saldırmıştı. Partiler ve siyasetçiler arasında karşılıklı ağır sözleri, bugünlerden daha sıkıntılı bir atmosfer yaratmıştı. Seçim bitmiş, TBMM'de bugünküne benzer bir dağılım ortaya çıkmıştı. DSP 136, MHP 129, FP 111, ANAP 86, DYP 85 sandalye sahibi oldu. Çok ilginçtir, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 1999 seçimleri sonrasında da ilk çıkışı yapan lider olmuş, "FP ile DYP'nin bu dönem dinlenmeleri lazım" diyerek koalisyon alternatiflerinin en az yarısını devre dışı bırakmıştı. Bahçeli'ye çok kızan DSP Gen. Başk. Yard. Rahşan Ecevit, çok sert konuşmuş, "Eli kanlı katillerle hükümet kurulmasını içimize sindiremeyiz" demişti. Ecevit'in bu çıkışı Ülkücü camiada büyük tepki çekmişti. Özür gelmedi. Merhum Bülent Ecevit'le Devlet Bahçeli herkesi şaşırttı.
Devlet Bahçeli, siyasetin çok acımasız olduğunu gösteren bir tablo içinde bırakın 2 partili koalisyonu, 3 partili bir koalisyon hükümetin ortağı olabilmişti.
Hükümet ortağı olacağı DSP'den çok yıkıcı açıklamalara muhatap olmasına karşın, ortak olmayı içine sindirebilmişti.
Ve... Bahçeli'nin ortak olduğu o koalisyon Hükümet'i, Abdullah Öcalan'ın asılmaması gibi çok hassas bir kararı alabildi. Şimdi bugüne bakalım. 1999 yılı seçimleri sonrasında, zor hem de çok zor olan bir koalisyon Hükümeti'ne katılabilmiş olmasını hatırlarsak, bugün kendisine karşı tek bir kırıcı konuşma yapmayan Ahmet Davutoğlu'yla Devlet Bahçeli'nin ortak olmaktan neden kaçamayacağını iyi değerlendirmesi sürecindeyiz.
Bahçeli'nin bugün, herhalde Apo'nun asılmasına karşı çıkamamaktan daha zor bir durum olmamalı ve AK Parti ile ortak olmaktan kaçmamalı. Makul ve mantıklı düşünce, MHP lideri'nin 'elimizi taşın altına koymaktan ötede gövdemizi ortaya koyarız' sözünü yerine getirmesini işaret ediyor.
Bahçeli'yi zorlayan parametreler var:
1) MHP KURULDUĞUNDAN BERİ TEK BAŞINA İKTİDAR OLAMADI.
Merhum Türkeş başkanlığında 1995'te %8.2 ile baraj dışı kalındı.
Devlet Bahçeli başkanlığında 1999 seçimlerinden beri MHP'nin oy oranı çok dalgalandı. 1999'da %18 oldu, 2002'de baraj altında kaldı. 2007'de baraj aşıldı. 2011'de baraj zor geçildi.
2013 sonrası, azgın muhalefet bloğunda CHP paralelinde konumlandı. Sert muhalefet yapıyordu. 7 Haziran'da, yüzde 20'leri aşma hedeflenmişti, ancak; yüzde 16,3 oy getirdi. Neden yüzde 18 bile olmadı acaba? Çünkü MHP tabanı, bir taraftan; milliyetçi demokrat AK Parti'ye sıcak bakıyor, diğer taraftan çözüm-barış istiyordu, ondan...
2) Meral Akşener ve Sinan Ogan meseleleri. Meral Akşener'e karşı Devlet Bahçeli neden öfkeliydi, neden üstünü çizmişti? İddiaya göre Bahçeli, Akşener'in adının olası MHP Başkanı olarak geçmesinden ve merkez sağda yeni bir parti için düğmeye basılmasından rahatsızdı. Sinan Ogan silindi, Iğdır'da MHP'nin milletvekili çıkarma şansı kaybedildi. Bunların etkisi çok konuşulmadı.
3) Bahçeli Strateji'si tartışılıyor. Koalisyon hükümetine yakın durulmadığından oy kaybedilmekte olduğu söyleniyor. Son anketler, yüzde 12,8'i gösteriyor. En az yüzde 4 oy düşüş. 12'lere inişin muhakkak önemli sebepleri var. Demek ki MHP, seçmene umut veriyorsa, oyunu arttırıyor, ama bekleneni veremeyince -hatalı strateji izleyince- bir sonraki seçimde hemen oyları düşüyor. Muhtemel Erken Seçim (Kasım) yüzde 10 altına düşme riski akıllardan asla çıkarılmamalıdır.
Bugün,eğer, makul ve mantıklı bir açıklama yapılamazsa, erken seçimin sürprizlerine hazır olunmalıdır.
ÖNEMLİ SORU: Yüzde 10 baraj tehlikesine, yüzde 12'ye inmiş MHP mi yakın; yoksa hükümet ortağı olarak, Türkiye'nin dertlerine çare arayarak, başarıya imza atma şansı olan bir MHP mi?
SÖZ KONUSU VATAN VE MİLLETİMİZSE GERİSİ TEFERUATTIR...