Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yayman, uzun zamandır Kürt sorununu sahadan takip ediyor. Hem iktidar çevrelerini hem de BDP ve Avrupa cephesini yakından takip eden araştırmacı yazar. Son yıllarda ses getiren çalışmalara imza atan SETA Vakfı'ndan 'Türkiye'nin Kürt Sorunu Hafızası' isimli ansiklopedik bir çalışması çıkan Yayman, Lice-Cizre-Gezi çerçevesinde önceki gün Twitter hesabından ilginç bir başlıkla açıklamada bulundu:
Çözüm sürecinin YERLİ olmasından rahatsız olan 'AVRUPA GLADYOSU',Sakine Cansız cinayetinden sonra bu defa süreci durdurmak istiyor." 'Avrupa Gladyo'su parantezine çok dikkat ederken, Kürt sorununda 'dip dalgalara' uyarı yapan Yayman'ın bu analizi üzerine hassasiyetle eğilmekte, yarınlarımız için büyük yararlar olduğunu düşünüyorum.
Günümüzün Avrupa Gladyo'su kimlerden oluşuyor? Avrupa Gladyosu bir havuz.
Bu havuzda (Alman-İngiliz, Fransa muhafazakârları ve Faşist-Nazi'leri), Neocon'lar (CIA, Pentagon ve NSA'in içinde varlığını sürdüren çekirdek kadrolar), silah ve petrol lobisi, Amerika ve Avrupa'daki Yahudi lobi ve kanatları. Bu yapıların kontrolündeki medya, iş dünyası ve Türkiye'deki lobileri)bulunuyor.
Bu Gladyo'nun kökü nereden geliyor?
GLADIO (Türkçe; Kılıç), 2. Dünya Savaşı sonrası sonrasında Batı Avrupa'da beklenen bir Komünizm(Varşova Paktı) işgaline cephe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla NATO tarafından gizli olarak örgütlenen kontrgerilla (stay-behind) operasyonunun kod adıdır. İtalya'da ve Türkiye'de Ergenekon olarak küçük bir kısmı dışında gizli yapılarının hiçbiri açığa çıkartılamadı. Türkiye'de bir noktada çeşitli oyunlarlarla durdurulan Gladyo-Ergenekon yapılanmasının (BİR NUMARA ve ÇELİK ÇEKİRDEK) açığa çıkartılması mümkün olamadı.
MART-2013: Sonuç itibariyle, sadece 2013 yılında Türkiye'ye yönelik meydana gelen siyasi, ekonomik, bölgesel toplumsal olaylara bakarsak, Avrupa Gladyo'sunu gözlemleriz. 100 yıllık bir kangren olmuş Kürt sorununa, Başbakan Erdoğan neşter atmaya başladıktan sonra iç ve dış olaylar hızlandırıldı. Mart 2013'den beri bizzat Başbakan Erdoğan'ın etrafında kilitlenmiş, DEVLET AKLI yerli bir çözüm sürecini yürütmeye başladı. Geleceğin özgür, çağdaş Türkiye'si inşa edilirken güçlü bir adım atıldı. Türkler, Araplar, Kürtler, Farsiler ve diğer etnik kimliklerden, inançlardan halkların beraberliği konuşuluyordu. Siyasi irade bu gerçeklik karşısında çok doğru bir pozisyon alırken, meselenin gelişimi hem Türkiye bakımından, hem bölgesel, hem de küresel ilişkiler bakımından çok önemli sonuçlar yaratacak özellikler gösteriyordu.
İşte bu noktada, çözüm sürecinin YERLİ olmasından rahatsız olan 'AVRUPA GLADYO'sunun ayak seslerini duymaya başladık. PKK'nın Avrupa'da çok kolay haraç toplaması ve lojistik destek bulması, uyuşturucu kanallarına göz yumması zaten düşündürücüydü. OSLO görüşmelerini sızdırmaktan çekinmediler. Arabulucu konumunda İngilizler'in bulunması tesadüfî değildi. Yer almayı başardılar, sonra işi bozdular. Paris'te öldürülen Sakine Cansız ve diğer iki kadının cinayetleri Almanya ve İngiltere'nin başını çektiği Avrupa Gladyosu'nun işiydi. 11 Mayıs'ta Reyhanlı patlaması oldu. 53 vatandaşımız hayatını kaybetti. Türkiye'de kaos çıkarmak için bir operasyondu. DHKP-C görünümlü ABD elçiliğine yönelik bombalama eylemini de denkleme konuldu. 31 Mayıs'ta Gezi Parkı eylemleri devreye girdi. Başta insancıl başlayan eylemler araya derin odakların girmesiyle bir kalkışmaya döndü. İngiliz basının manüplasyon haber ve yorumları, Deutche Bank üzerinden borsa manipülasyonları, Türkiye'yi olumsuz etkilemedi. Direkt olarak Başbakan Erdoğan'ı devirmek isteyenler boşa çıktılar. Şimdi, Lice'ye uzandılar. Duracaklar mı? Hayır.
SONUÇ: Avrupa Gladyosu, terörü çözen, iç barışı sağlayan güçlü ekonomisiyle 2023 hedeflerine yürüyen Türkiye'yi istemiyor. Peki ne yapmalıyız? Sabırlı olacağız ve birlik beraberlik içinde zorlukları aşacağız. Türkler, Araplar, Kürtler, Farsiler ve diğer etnik kimliklerden, inançlardan halkların beraberliği yolunda ilerleyeceğiz. HEDEF 2023.YILMAK YOK. DURMAK YOK.