"Barış süreci ve Gezi Parkı" parantezlerinde, toplumsal gelişmelerin çok yönlü boyutları üzerinde soğukkanlı düşünüp gerçekçi analizler yapmanın, doğru sonuçlar çıkarmanın zamanını yaşıyoruz. Birkaç gün önce, İstanbul'da aynı saatlerde iki farklı yerde Türkiye'nin sosyo-siyasal yapısına yönelik hayati toplantılar yapıldı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, akil adamlarla Dolmabahçe sarayında görüşmeler yaparken, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu'nun, Gezi Parkı Çalıştay'ı, hükümetin makro ve mikro toplumsal taleplerini dikkate alan hayati özellikli birer işaret olarak göze battı.
Bu bağlamda, Akil Adamlar toplantısına katılan kimi isimlerle yaptığım konuşmalardan aldığım izlenimler şöyle: "Akiller Heyeti, Türkiye'nin yol haritasını çıkarttı. Toplumumuzda ortak bir duygu zemini oluştu ve demokratik iyileşmenin ortak talep olduğu gözlendi.
Süreç içinde silahlı çatışmaların durması, cenazelerin gelmiyor olması, çok önemli bir döneme girildiğinin ve belli ölçülerde başarılar kazanıldığının göstergesi oldu.
Halkımızın ortaya koyduğu düşünceler ne kadar hayati bir sürecin içinde olduğumuz gerçeğini gösterdi.
Toplumun dinlenmesi olgusu, en özgür, en geniş biçimde toplumdan yönetime ve devlete yönelik bir mesaj niteliği taşıdı.
En büyük tehlike sürecin kesintiye uğraması olarak değerlendirildi. Bu işe girildi, bu işten sonuç alınması zorunluluğu anlaşıldı.
Toplumda bir barış dili oluşturulmasının, birçok sorunu çözeceğine olan inancı arttırdı.
Muhalefetin mümkün olduğunca sürecin içine dâhil etme önerileri ağırlık kazandı."
ORTA DİREK TOMOGRAFİSİ
Süleyman Soylu başkanlığında yapılan Taksim Gezi Parkı Çalıştay'ında yeni orta direğin tomografisi çekildi. "Son yapılan araştırmalar, Türkiye'de yeni bir orta direğin yükselişini ortaya koydu. Yeni orta sınıf dindar ama modern, rasyonel tarafı güçleniyor. Eskisi gibi duygusal ve kaderci değil. Ekonomik olarak güçlendiği için demokrasi ve iş hayatına daha bağımlı, dolayısıyla ideolojik değil, pragmatist düşünüyor. Orta sınıf üyesi bireylerin sayısı yaklaşık 43,5 milyon. Nüfusun yaklaşık %59'u orta sınıf üyesi...
Yeni orta sınıf Türkiye'nin siyasi kaderini belirleyecek bir pozisyonda. Siyasal eğilimler itibariyle öne çıkan istatistikler şöyle:
Siyasal ideoloji:
Toplumdaki küme: Orta Sınıf yüzde 45, Alt Sınıf yüzde 33, Üst Sınıf yüzde 22 Son bir yılda yaklaşık 1,9 milyon birey orta sınıfa katıldı.
Sağcı: yüzde 45, Merkez: yüzde 25 , Solcu: yüzde 35 Yelpazelerdeki dağılım: Modern (Demokrat) Dindar: yüzde 63, Geleneksel dindar: yüzde 37 Orta sınıf bireylerin %85'i, "Aileme ve kendime daha fazla zaman harcayabilmek için daha az para kazanmayı göze alabilirim" diyor. %67'si "Neye ne kadar harcadığıma çok dikkat ediyorum" düşüncesinde.
Yeni orta sınıfın %71'i erkek ve kadının aile bütçesine birlikte katkıda bulunmaları gerektiğine inanıyor, %68'i kadınların iş yaşamında daha aktif olmasını destekliyor, ama %64'ü de kadının çalışması için kocasının rızasının gerekli olduğunu düşünüyor.
Orta sınıfın gelişmesinin temel nedeni ekonomik büyümedir. (Not: Kişi başı milli gelir 2002 yılında 3.492 dolar iken 10.079 dolara çıktı) Orta sınıf, çoğunluğu muhafazakâr bir yaşam tarzını benimsese de farklı yaşam tarzlarına sahip bireyleri de barındırıyor.
SONUÇ: Ak Parti adına sürekli olarak kamuoyu araştırmalarını yürüten GENAR şirketi genel müdürü Mustafa Şen, Süleyman Soylu'nun zamanlaması mükemmel çalıştayında gelişmelerin ruhunu yansıtıyor.
Gezi parkı olayları şunu gösterdi.
Ciddi bir demokrasi girişimleri yapmak gerekiyor. Mevcut demokrasimiz geleceğe yönelik sürekli yenilenmeli, çağ değişirken, ileri demokratik adımlara hemen girişilmelidir.
Türkiye toplumunda büyük değişim var.
Önce bilgi büyüklerdeydi, küçükler öğrenirdi.
Şimdi, baba evde çocuğunu dinleyecek, devlet'te toplumu devamlı dinleyecek.