Bir yandan "vergi vermeyiz" diyorlar, diğer taraftan devletten "pozitif ayrımcılık" talebinde bulunup, Güneydoğu'ya daha fazla yatırım istiyorlar.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Hem "Ben özerkim, bana karışma" diyeceksin, Türkiye'yi bölme iradeni ortaya koyacaksın. Hem devleti "vergi vermemekle" tehdit edeceksin. Hem de "bana karışma" dediğin devletten daha fazla para vermesi talebinde bulunacaksın.
Nerede o yoğurdun bolluğu?
Başbakan "Küçük akıllı" benzetmesini yapmakta son derece haklı.
BDP'li Bengi Yıldız, "Vergi vermeyiz" diyerek, aslında malumu ve bugün sürdürülen bir uygulamayı ilan etmiş oldu...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni "düşman" ilan eden ve her fırsatta hırpalamaya çalışan bu çevrelerde vergisini düzenli ödeyen var mıdır acaba?
Hiç sanmam.
Denemesi bedava. İstatistikleri dikkatlice inceleyin. Türkiye'nin hangi bölgelerinde yoğunluklu olarak kaçak elektrik kullanıldığını araştırın. Önünüze, BDP ve PKK'nın etkili olduğu yöreler çıkacak.
Bir yandan devlete sırtlarını dayayıp bedavadan yaşamaya çalışıyorlar, diğer taraftan sövmeye devam ediyorlar.
Böyle bir zihniyet vergisini düzenli olarak öder mi?
Ödemez elbette.
BDP'li Bengi Yıldız, "Demokratik özerklik" ilan ettikleri bölgeye devletin "pozitif ayrımcılıkla" daha fazla yatırım yapması gerektiğini söylüyor.
Bugün yapılan da zaten bu.
Devlet, yüksek vergi ödeyen şehirlerden alıyor, düşük vergi ödeyen bölgelere aktarıyor. Bir başka ifade ile Hakkari gibi bazı illere yapılan yatırımları bizler karşılıyoruz. Yıllar boyu kimse de bundan şikayetçi değil.
Bengi Yıldız, ise tahrik dolu sözleri ile adeta insanları tepki göstermeye davet ediyor:
- Biz vergi ödemeyeceğiz. Buna karşılık buraya daha fazla yatırım yapılsın.
Belli ki amacı üzüm yemek değil. Bal gibi bağcı dövmek istiyor. Yaptığı açıklama ile bu ülkede yaşayan insanları birbirine düşürmeye çalışıyor.
Aslında, yaptığı bu garip çıkışın, Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımıza faydası değil, zararı var.
Bunlar öylesine çelişki içindeler ki...
İş, istismara geldiğinde bağırıp, çağırıp, feryat ediyorlar. Her fırsatta geri kalmışlık edebiyatı yapıyorlar. Sürekli olarak bölgeye yapılan yatırımların az olduğunu tekrarlıyorlar.
Devlet yatırım yapmak istiyor. Bu defa ona karşı çıkıyorlar. Bölgeye giden iş makinelerini ateşe veriyorlar. Şantiyelerdeki işçileri kaçırıyorlar. Bir kazmanın bile vurulmasını istemiyorlar.
Ardından da vatandaşın karşısına geçip, garip ve anlaşılmaz sözler söylüyorlar.
Devletin yolları genişleterek, aslında daha rahat operasyon yapmayı hedeflediğini iddia ediyorlar.
Tabii ki hikaye!
Çünkü, BDP'li Bengi Yıldız'la aynı yoldan yürüyen terör örgütü PKK, sadece yol yapan iş makinelerini yakmıyor. Bölgeye giden her türlü devlet yatırımıyla savaşıyor.
Yetmiyor, özel sektörün bile karşısına dikiliyor.
Sonra da halka dönüp hiç sıkılmadan nutuklar atıyor:
- Sizi biz temsil ediyoruz!
Başbakan, BDP'liler için diyor ki:
- Kimse bu ülkenin bütünlüğü üzerinden herhangi bir operasyona giremez. Kimse küçük akılları ile bu ülkenin bütünlüğünü parçalama gayreti içine giremez.
Ama, belli çevreler Türkiye'yi parçalama gayretini yıllardır sürdürüyorlar.
Allah'tan Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi "akılları küçük" de çok fazla inandırıcı olamıyorlar. Baksanıza, "Demokratik özerklik" ilan ettikleri bölge illerinin büyük bölümünde bile birinci parti değiller.