Hiçbir şey yapmadık ve yapmaya da niyetimiz yok diyen başkan adaylarına mecburen oy verecek olmanın CHP'lileri rahatsız edip etmediği, merak konusu.
Hizmet etmeyen ve etmeye niyeti de olmayan CHP adaylarına, zaten hizmete gerek duymayan CHP kitlesinin oylarını vermelerinde problem yok belki. Ancak, şehirlerimizi yaşanmaz hale getiren hizmet eksiklikleri sadece duyarsız CHP'lileri değil hepimizi etkiliyor.
Büyükşehirler başta olmak üzere bütün kentlerimizin canlı organizmalar gibi oldukları söylenir. Şehirlerin, deprem riski sebebiyle kentsel dönüşüme, trafik yoğunluğu sebebiyle ulaşımı rahatlatacak çözümlere ve daha birçok alanda sürekli gelişime ihtiyaçları vardır. Ancak CHP'li başkanlarca yönetilen şehirlerimiz bırakın ilerlemeyi ya da yerinde saymayı, sürekli geriye gidiyorlar.
Seçmenlerin, kentlerini yönetmeye aday olanlardan temelde hizmet bekledikleri düşünülür. Kendisini belirli bir partiye oy vermeye mecbur hissedenler istisna zannedilse de, tuzu kuruların yoğunlaştığı bölgelerde istisna adeta bir kural halinde. Bu durumda esas problem, çoğu 'okumuş çocuklardan' oluşan seçmenlerin, mecburen oy verecekleri CHP'den neden hizmet edecek aday istemedikleri.
İstanbul'da, hizmetleriyle oy istemeye yüzü olmayan adaylarının, yeniden seçilebilmek için terörle bağlantısını inkar bile etmeyen DEM ile ittifaka mecbur kalmasının, CHP'lileri rahatsız etmediğini düşünmek, üzücü. Vatanseverlik konusunda mangalda kül bırakmayan CHP seçmenleri, hizmet özürlü ve muhteris başkan adayları sebebiyle terör örgütü uzantısı DEM parti ile aynı saftalar.
İş başına geldiği 2019'dan beri İstanbul'a bir çivi bile çakmayan ve verdiği sözleri de unutan birisinin İBB Başkanlığına tekrar aday olması zaten vahim iken, ciddi miktarda oy alabileceğinin düşünülmesi, konunun bir başka vahim tarafı.
İBB Başkanı'nın, yerine getiremediği vaatleri ile ilgili 'unutkanlığı', işin bir yönü. AK Parti döneminde başlatılıp yüzde 90 oranında tamamlanmış metroları 'sıfırdan' yaptığı yalanını yüzü kızarmadan söyleyebilmesi, nasıl bir profille karşı karşıya olduğumuzun göstergesi.
İstanbul'un gelecek 5 yılını bu kişiye emanet etmenin, depremle ilgili risklerin ve trafik yoğunluğunun iyice artması ve son yaz ucuz atlattığımız susuz kalma tehlikesinin tekrar karşımıza çıkması demek olduğunu CHP'liler de iyi biliyor oysa…
Ankara için de durum aynı. En büyük vaadi 58 km metro ile ilgili sadece 'projesini yapmamışlar' diyebilen birisi, Ankara'da tekrar aday. Başarılı olduğu söylenen sosyal belediyecilikle ilgili harcamaları da ABB bütçesinin yüzde 3'ünü teşkil ediyor. Bütçenin yüzde 97'si nerede diye sorması gerekenlerin ABB Başkanı'nı tekrar aday göstermeleri, sözün bittiği yer…
Milletimiz, yaptıkları yapacaklarının teminatı olanları tercih edecek ve diğerlerini de ömür boyu tatile gönderecektir…
