Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 2 Ekim 2022

Kötü komşu mal sahibi yapar!..

Selim de gelince, ekip tamamlanmıştı. Çayları tazeleyen İhsan'ın arada bir dışarı baktığını gören Mehmet, başına gelecekleri anlamış gibi sordu:

- Acele etmediğine ve arada bir yola baktığına göre beklediğimiz birileri var herhalde?.. İhsan gülümsedi:

- Haklısın, Memlekette olup bitenlere farklı bakmayı alışkanlık haline getiren, senin de tanıdığın bir iki arkadaşı davet ettim. Sadece dinleyecekler ve kafalarına takılan olursa soru soracaklar… Mehmet gülümseyerek:

- Sen söylemeden ben tahmin edeyim. Gelecek olanlar Hadi, Oğuz ve Nihat'tır herhalde!..

- Bravo, bir eksiği ile tamam. Onlarla beraber Mert de geliyor… Çayları bitmek üzere iken bahsi geçen kişiler de gelerek ekibe dahil oldu. Ayağa kalkan İhsan, ciddi bir edayla oturumun başladığını, soru sorma dışında söz kesme olmaması gerektiğini hatırlattıktan sonra sözü Mehmet'e verdi.

- Hepinize hayırlı sabahlar. Konumuz savunma sanayimizin günümüzdeki durumu. Laf aramızda, benim bildiklerim de sizin bildiklerinizden fazla değil. Ama arkadaşların da teşviki ile biraz araştırma yaptım ve şimdi bunları sizlerle paylaşmaya çalışacağım… Mehmet cebinden çıkardığı notları masanın üzerine koyarak devam etti:

- Geçen hafta konuyu Osmanlı döneminden başlatmış ve sanırım 80'li yıllara kadar gelmiştik. O gün, 2000'lerde savunma sanayiindeki yerlilik oranı yüzde 20 ve proje sayısı 62 proje iken, şimdi yarısı son altı yıl içerisinde başlatılan 750 projenin bulunduğunu belirtmiştim… Selim, unutmadıklarını gösterme niyetiyle ekledi:

- İki binli yıllarda 5.5 milyar dolarlık savunma projelerimiz varken, şimdi 75 milyar doları bulduğunu, savunma ve havacılıkta 2021'de 3 milyarın üzerinde olan ihracatımızın 2022'de 4 milyarı geçeceğini de söylemiştin… Mehmet, Selim'in anlattıklarını unutmamasına şaşırmıştı:

- Bravo selim. Anlaşılan konuyu iyi takip etmişsin... Sonrasına Cumhuriyetin ilk yılları, NATO'ya girişimiz, savunma sanayinde gerileyişimiz, Kıbrıs Harekatı sırasındaki ambargo sebebiyle savunma sanayimizin önemini anlayışımızdan bahsetmiştik… Savunma Sanayii Başkanı Prof. İsmail Demir'in Cumhurbaşkanımızın konuya verdiği önemi anlatan sözleriyle de bitirmiştik. Savunma Sanayini engellemek yerine bütün gücüyle teşvik eden bir yönetimin ne kadar önemli olduğunu vurgulayarak günümüzdeki durumu özetlemeye başlayabiliriz… Yeni gelenlerden Hadi, bir şey söyleyecekmiş gibi yapınca susan Mehmet, ses gelmeyince konuşmasını sürdürdü:

- Önce tekerlekli zırhlı araçlarımızdan başlayalım. Amfibi, yani suda hareket edebilen versiyonu da olan Kobra, Otokar'ın ürettiği Yavuz, yine değişik versiyonları olan Akrep, Ejder bunlardan bazıları. BMC'nin ürettiği 2,5, 5 ve 10 tonluk tekerlekli taktik araçlar da… Zırhlı araçlar kategorisinde, muharebe ve personel taşımada kullanılacak olanlar da dahil çok sayıda model mevcut. Türk firmaların ürettiği bu araçlar Malezya, BAE ve başka bazı ülkelere de ihraç ediliyor. Bu arada TSK'nın kullandığı SABRA ve Leopard tanklarının modernizasyonlarını yaptığımızı da unutmayalım… Tank sözünü duyan Selim atıldı:

- Altay tankımız vardı. O ne durumda?..

- Altay tankımız, motoru hariç tamam. Motoru ile ilgili ciddi engelleme girişimleri olduğu biliniyor.bu konuda sürdürülen çeşitli çalışmalar var ve sanırım yakında tamamen halledilecek... Saydığım ve sayacağım araçlarla ilgili olarak ürettiğimiz araç ekipmanları ise saymakla bitmez…

İHA VE SİHA'DA ÖNCÜ ÜLKE!..

- Peki denizcilikle alakalı durumumuz ne?.. Bu konuda da epey gelişme var galiba?.. Soruyu Remzi sormuştu.

- Evet, ülkemizin bu sahada da önemli adımlar attı ve atıyor. Öncelikle Türk Deniz Kuvvetleri'nin en büyük gemisi olacak TCG Anadolu'nun bu yılın sonlarında teslim edileceğini belirteyim. Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi olarak tanımlanan bu gemi, İHA ve SİHA'ların kalkış ve inişine imkan tanıması sebebiyle uçak gemisi olarak da adlandırılıyor. Ürettiğimiz savaş gemileri arasında Barbaros ve Yavuz sınıfı firkateynler var. Bunun yanında sahil güvenlik arama ve kurtarma gemisi, denizaltı, Milgem Karakol ve Denizaltı Karşıtı Harp Gemisi, mayın tespit gemisi, yeni tip karakol botu, devriye ve amfibi gemiler, sahil güvenlik botları, çıkarma gemisi, polis tekneleri, insansız deniz aracı, destek gemileri gibi çok değişik araçlar söz konusu. Bu alanda gemi inşaat malzemeleri, alt sistemler ve destek sistemleri adı altında onlarca çeşit üretimimiz de söz konusu… Selim, araya girerek takıldı:

- Eh bu arada havacılık meselesine de gelirsin herhalde…

- Evet havacılık da savunma sanayimiz açısından asıl yüz güldürücü gelişmelerin yaşandığı alanlardan. Baykar'ın ürünleri başta olmak üzere özellikle İHA ve SİHA alanında hakikaten çok büyük mesafeler almış bulunuyoruz. Hepimizin bildiği gibi kötü komşu insanı mal sahibi yapar sözünün pratikteki en güzel yansıması bu. Malazgirt, Bayraktar Mini İHA, Bayraktar TB2, Bayraktar TB3, Bayraktar Akıncı gibi ürünleri olan ve daha gelişmiş yenileri üzerinde çalışan Baykar dışında Aselsan, Tusaş, TAİ ve Vestel de çeşitli İHA'lar üretiyor. Bu sahada dünyanın sayılı ülkelerinden birisi haline geldiğimizi ve ürünlerimizin birçok ülke tarafından istendiğini zaten biliyorsunuz… İhsan uçak ve helikopterleri de hatırlatmak gereğini hissetti:

- Uçak ve helikopterlerle ilgili de ciddi gelişmeler var, değil mi?..

- Tabii ki. Biliyorsunuz lisanslı olarak F-16 üretiyorduk. Bu arada gelişmeler başka türlü olsa da F-35'in ortak üreticilerindendik. CASA askeri nakliye uçağı ve Airbus'la A400M ortak üretimi yanında, Boeing'le çeşitli ortak üretimlerimiz var. Jet modeli de geliştirilmekte olan Hürkuş uçağı ve TAİ T129 helikopter üretimimiz, önemli gelişmelerden. Milli muharip Uçak, biliyorsunuz önümüzdeki yıl hangardan çıkıp yer testlerine başlayacak ve birkaç sene içinde havalanacak, inşallah. Uçak ve helikopter motor ve ekipmanları yanında yerli yazılımlar konusunda da ciddi mesafeler almış bunuyoruz. Birileri vermek istemedikçe biz yerlisini yapıyor ve gittikçe de geliştiriyoruz hamdolsun… Mustafa takıldı:

- Eh artık biraz da yere in bari. Malum, ben askerde topçu idim, bu alanda neler var?

- Neler yok ki! Ağır Silah roketleri, orta ve uzun menzilli topçu roket sistemleri, çoklu fırlatmalı ve çok namlulu roket sistemleri, çeşitli obüsler, havanlar, otomatik toplar, karadan havaya füze sistemi, değişik Stinger sistemleri, uçaksavar silahları… Orta ve uzun menzilli roketler öncelikli olmak üzere bu konuda da ciddi mesafeler alındı ve çalışmalar da hızlı bir şekilde sürdürülüyor…

- Bir Karadenizli olarak tabanca ve tüfek konusunda ne durumda olduğumuzu özel olarak merak ediyorum… Bu sözler, bıyık altından gülümseyen Selim'e aitti.

- Tabanca, makineli tüfek, hafif makineli tüfek, piyade tüfeği, keskin nişancı tüfeği, el bombası fırlatıcıları, roketatar üretiminde sayılamayacak kadar üreticimiz ve yine sayılamayacak kadar ürünümüz var. İşin güzel tarafı, bu ürünlerden çoğunun dünya çapında kabul görmesi. Düşünün başta ABD olmak üzere birçok ülkenin polisi ülkemizde yapılan tabancaları kullanıyor… Mehmet, çayından bir yudum alarak sözlerini sürdürdü:

SANAYİ ALTYAPIMIZ MÜKEMMEL…

- Bu saydıklarımız işin sadece görünen yüzü. Bütün bunları üreten ülkemizin bunların üretilmesi için uygun bir altyapı sistemine sahip olması, belki de en önemli konu. Üretilen her mamulle alakalı olarak bunların çeşitli parçalarını başarılı bir şekilde üretebilen bir yan sanayi başta olmak üzere uygun bir zemin olmalı. Türkiye özellikle son senelerde planlı bir şekilde hemen her şeyi üretebilecek bir altyapıya kavuşturuldu hamdolsun. OSB'lerin ve burada faaliyet gösteren atölye ve fabrikaların sayısının artmasını bu kapsamda değerlendirmek gerek… İhsan, söz alarak:

- Anladığım kadarıyla kamu ve özel sektör arasında oldukça uyumlu bir iş birliği söz konusu…

- Türkiye kara, hava ve deniz ortamlarında çalışabilen yüksek teknolojili özgün ürünler üretebiliyor. Çalışmalar devlet destekli yürütülmekte olsa da Baykar ve Otokar gibi firmalar başta olmak üzere özel sektör de bu alanda ciddi pay sahibi olmaya başladı. Türk savunma sanayii ana destekçisinin TÜBİTAK olduğu geniş bir araştırma ve geliştirme programına da sahip. Teknokentler, küçük ve orta ölçekli işletmeler, araştırma kurumları ve üniversitelerde yeterli düzeyde alt sistem üreticisi firmalar bulunduğunu da not edelim… Sessizce izleyen Mustafa, sordu:

- Anlaşılan ihtiyaçlarımızın çoğunu artık kendimiz karşılıyor ve bu arada ihracat da yapıyoruz…

- Evet, Türkiye SSB'nin koordinasyonunda artık ciddi önemde bir savunma sanayiine sahip. En son yayınlanan BM rakamlarına göre de Çin ve Çek Cumhuriyeti ile birlikte, ABD'nin başını çektiği dünyanın en büyük hafif silah ihracatçıları listesine girmiş durumdayız... Yeni katılanlardan Oğuz, söz isteyerek:

- Bazılarını zaten biliyor olsak da anlattıklarınız çok güzel. Son 20 senede yapılanlara bakılınca bunların daha önce neden yapılmadığı sorusu akla geliyor… Mehmet, gülümseyerek:

- İşte bizim hikayemiz!.. Ve bu oldukça uzun bir hikaye. Özeti ise yapılmadı mı, yapılamadı mı yoksa yaptırılmadı mı sorusunda düğümleniyor. Yapılanları görünce, o zamanlar da yapılabilirdi diyoruz, haklı olarak… Geçmiş dönemin şartlarında yapılmayan, yapılamayan ya da yaptırılmayan şeyleri şu anda yapabiliyoruz, elhamdülillah. Önemli olan bu. Daha da önemli olan memleket için gerekli olduğu konusunda herkesin ittifak ettiği bu yürüyüşü engellemek için dışarıdan ve içeriden oynanan oyunların farkına varmak ve bu hususta üzerimize düşeni yapmak… Bir müddet susan Mehmet, masadaki kağıtları toparladıktan sonra devam etti:

- Benim aktarabildiklerim özetin de özeti şeyler… Ülkemizin gerek savunma sanayi ve gerekse diğer alanlarda aldığı mesafeyi değerlendirmek için sanırım çok okumak, araştırmak, soruşturmak ve bilenlerden dinlemek gerekiyor… Ama hakikaten birçok sahada ciddi sıçramalar yapmış durumdayız ve gelişmeler, bütün bunların öyle kendiliğinden olmayıp, iyice hesaplanmış bir plan program dahilinde yapıldığını gösteriyor… Masadakileri süzen Mehmet, konuşmasını sonlandırdı:

- Gerek dışarıdan ve gerekse içeriden yükselen bazı aykırı sesler de, neler olup bittiğinin farkında olan birilerinin bu yürüyüşümüzü engellemeye çalıştığını gösteriyor… Cenab-ı Hakk yolumuzu açık eylesin inşallah. Bu yürüyüş sadece Türkiye açısından değil, başta bölgemizdekiler olmak üzere bütün dost ve kardeş ülkelerimiz açısından da çok önemli…