Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 24 Temmuz 2022

Bildiğiniz gibi değil…

Bahar Kıraathanesi'nin sabah müdavimleri Mehmet, Remzi ve Selim, her zamanki yerlerini almışlar, İhsan'ın getirdiği ilk çaylarını içerek sabah mahmurluklarını atmaya çalışıyorlardı. Masanın ayrılmaz müdavimlerinden Mustafa ise bu sabah nedense yandaki bir masaya oturmuştu.

Çaylar bitince, yan masada elindeki kağıtlara bakıp duran Mustafa'ya ilk takılan Mehmet oldu:

-Hayırdır Mustafa, derin hesaplara dalmışsın… Sanki bunu bekliyormuş gibi söylenmeye başladı Mustafa:

-Derin mi bilmem, ama faturalar can yakacak türden. Elektrik, su, doğalgaz, telefon… Ödemesem olmaz, ödesem bütçemin dibine darı ekecek…

-Ödememek tabii ki olmaz. Kullandıysan ödeyeceksin. Hem birkaç fatura senin bütçeni etkilemez korkma…

-Orası öyle ama hakikaten yüksek gelmeye başladı faturalar. Tasarruf etmek için ne kadar uğraşsak da olmuyor.

Masadakilerden Selim söze karıştı:

-Aslında Avrupa'da yaşamak vardı. Orada yaşasaydık böylesi ufak tefek faturaları hiç dert etmezdik herhalde… Remzi'yi hedef almışçasına söylenen bu söz netice verdi ve uzun yıllar işçi olarak Almanya'da çalışan, halen de yılda birkaç ayını orada geçiren Remzi söze girdi:

-O kadar da değil abiler. Evet Avrupa'da yaşamanın güzel tarafları var. Ancak orada da durum zannedildiği kadar parlak değil… Selim duyduğu sözlere şaşırmış gibiydi, dayanamayıp sordu:

-Nasıl yani, adamların parası bizimkine göre çok değerli değil mi bir kere? Orada aldığın bin Avro bizde 18 bin lira. Yani harca harca bitmez…

-Evet, dedi Remzi, paraları değerli olmasına değerli. Ama harcaması da öyle… Arkadaşlarının inanmayan gözlerle kendisine baktığını görünce sözlerini sürdürdü.

'GELİR BİZE GÖRE YÜKSEK, AMA GİDER DE…'

-Bakın, Avrupa ülkelerinde asgari ücret bize göre yüksek. Mesela Almanya'da şu anda 1.620 Avro. Bizim paramızla ciddi bir rakam tutuyor. Ancak harcarken de ona göre harcanıyor. Orta karar bir evin kirası 700-800 Avro, gitti asgari ücretin yarısı. Market harcamaları 350-400 Avrodan aşağı düşmez. Elektriği, suyu, telefonu, interneti nerden baksan 300-350 Avro. Kışın aylık en az 250-300 Avroluk doğal gaz kullanılır… Sözlerine ara veren remzi, arkadaşlarının şaşkınlığını görünce devam etti:

-Avrupa'da kazanıp burada harcasanız mesele yok. 1.620 Avro bizim paramızla yaklaşık 30 bin lira yapar. Sizin de dediğiniz gibi harca harca bitmez. Ama Avrupa'da kazanıp orada harcayınca, iş değişir. Mesela İhsan'ın tavşan kanı çaylarını burada biz 2.5 liraya içiyoruz. Orada en ucuz çay içebileceğiniz yerler, cami derneklerinin çay ocakları ve oralarda da 50 sent ile 1 Avro civarında. Yani buranın 9 ile 18 lirası arasında. Herhangi bir kafede çay içmeye kalksanız, yerine göre fincanına 3-5 Avro, yani bizim paramızla 60-80 lira ödersiniz…

Sabah müdavimlerinin ikinci çaylarını getiren kıraathane sahibi İhsan da konuşmaları dinlemek üzere masaya ilişmişti… Remzi'ye sordu:

-Söylediklerine bakılırsa, birileri bize masal anlatıyor gibi. Burayı Avrupa ile karşılaştıranların çoğunun ağzından bal damlıyor. Öyle bir anlatıyorlar ki insanın kalkıp oralara gidesi geliyor. Söylediklerin doğru ise halimize sabretmemiz hatta şükretmemiz gerekiyor galiba!..

-Aynen öyle İhsan, dedi Remzi. Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde de ciddi sıkıntılar var bu günlerde. Pahalılık ayrı bir dert, birçok üründe de ciddi darlık yaşanıyor. Size garip gelecek, ama bildiklerim ve yakın zamanda görüştüğüm arkadaşların anlattıklarına bakılırsa hakikaten halimize şükretmemiz gerek…

-İyi ama yine de aklı almıyor insanın. Bu kadar zengin ve güçlü ülkeler insanların sıkıntılarını gideremiyorlar mı? diye sordu Selim… Remzi konuşmaya etti:

-Tabii orada da bizde olduğu gibi hükümetler ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Kovid salgını sebebiyle yaşanan birtakım gelişmeler ve bu arada başlayan Rusya Ukrayna Savaşı sebebiyle durumu kontrol etmeleri iyice zorlaşmış durumda, anladığım kadarıyla. Sadece gıdada değil enerjide de durum sıkıntılı. Avrupa ülkelerinde de petrol ve doğal gaz çıkmıyor, biliyorsunuz… Söylenenlere şaşıran Selim sordu:

-Ne diyorsun? Mesela Almanya, Fransa ya da İngiltere kendi petrol ya da doğalgazlarını çıkaramıyorlar mı yani?..

-Aynen öyle. Hiç birinin kendi petrol ya da doğalgazları yok. Onlar da bizim gibi ithal ediyorlar. Oransal olarak bakarsak elektriğe, doğalgaza hatta akaryakıta bizden fazla ödüyorlar. Bizde devlet elektrikle doğalgazı ciddi şekilde sübvanse ediyor ve akaryakıttan alınan vergiyi de azalttı, bildiğim kadarıyla. Şu anda pahalı dediğimiz benzin ve mazottan eskisi kadar vergi alınıyor olsaydı, herhalde istasyonlara bile yaklaşamazdık...

'CAHİL YA DA KÖTÜ NİYETLİ BİRİLERİ…'

Selim'in kafası elektrik ve doğal gaz fiyatlarına takılmıştı, sordu:

-Yani aslında elektrik ve doğal gaza daha fazla ödememiz gerektiği halde devletin indirim yaptığını mı söylüyorsun Remzi?

-Evet Selim, dedi Remzi. Devlet bize gönderdiği faturalarda, kullandıklarımızın gerçek bedelini yazsa ve bize ne kadar indirim yaptığını gösterebilseydi keşke. O zaman elektrikte ve doğalgazda faturaların yarıdan fazlasını hatta nerdeyse üçte ikisini devletin karşıladığını görürdük…

Mehmet, Mustafa ve Selim kadar İhsan da şaşırmıştı Remzi'nin söylediklerine. Yalan söylemeyeceğini iyi bildikleri Remzi'nin anlattıkları, bildiklerini zannettikleri birçok şeyi aslında bilmedikleri manasına geliyordu… Arkadaşlarının suskunluğunu gören Remzi, sözlerine devam etti:

-Bizim diğer bir şansımız tarım ve hayvancılık açısından onlardan daha iyi durumda olmamız. Birileri televizyonlarda tarım ve hayvancılık hakkında birtakım şeyler söyleyip duruyor ama çoğu bilgisiz ve bir kısmı da sanıyorum kötü niyetli. Biz ülke olarak tarım ve hayvancılıkta Avrupa ülkelerinin hemen tamamından iyi durumdayız. Geçenlerde konuyla alakalı detaylı bir haberde, kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız gibi un, makarna ve değişik bazı ürünlerin ihracatında dünyada ilk sıralarda olduğumuz belirtiliyordu. O kadar zengin olan Almanya'da bile yakın zamanda ekmek konusunda ciddi sıkıntılar yaşandı mesela…

Çayından son bir yudum aldıktan sonra saatine bakan remzi, arkadaşlarından müsaade isteyerek ayrıldı… Kıraathanedeki sabah muhabbetleri bundan böyle biraz değişeceğe benziyordu…