Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 10 Kasım 2019

İyiler yalnız değil!..

Sosyalizmden serbest ekonomiye geçmeye çalışan bir ülkede satın alınmayı bekleyen yüzlerce fabrika ve atölye varken, sermayenin basına yatırım yapmasının sebebi ne olabilir?.. Hele de, bırakın karlılığı, sürekli zarar söz konusuysa…

1992'de bunu sorduğumuz Macar yetkililer: 'Hedef, kamuoyunu etkileyip fabrikalarımızı bedavaya kapatmak' şeklinde cevaplamışlardı. Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün Doğu Avrupa ülkelerine düzenlediği 'farkındalık' gezisinde, 'sermayenin tek hedefinin kar olduğunu' bir kez daha anlamıştık.

Varşova Paktı'nın 1989'da çökmesiyle bağımsızlaşan Macaristan'ın serbest ekonomiye geçişindeki sıkıntılar halen devam ediyor gibi. Ülkenin, 2004'te üyesi olduğu AB tarafından bir tür ucuz işgücü alanı olarak kullanılması, başlıca şikayet konularından birisi.

Macaristan'ı yönetenler ülke menfaatlerinin gereklerine odaklanmışken, içeriden de destekli birilerinin onları tökezletme çabaları, ülke olarak bizim de aşina olduğumuz bir husus.

Macaristan'da olup bitenlerin Türkiye'de yaşananlarla benzerlikleri, detaylara girdikçe daha çok dikkat çekiyor. Avrupa Birliği'nin Macaristan'a ve bize yönelik tavırlarındaki ciddi çakışmalar, bunun örneklerinden.

Macaristan'ın Avrupa Birliği'nin çeşitli ülkeleri tarafından basın özgürlüğü bahanesiyle hedef alınması, benzerliklerden birisi. Macar Hükümeti, ülke menfaatlerini hiçe sayan yayınlara sınırlama getirmeye çalıştığı için hedefte.

Medya, finans, siyaset ve STK ayaklı bazı girişimlerle Macaristan'ın istenen kıvama getirilmeye çalışıldığını görmemek mümkün değil. Bütün bunların arkasında da, Macar Yahudisi George Soros ve hempalarının olduğu söyleniyor.

2010'dan beri Başbakan Viktor Orban'ın partisi Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) tarafından yönetilen Budapeşte'de Ekim'deki mahalli seçimleri muhalefetin ortak adayının kazanması da, İstanbul'u hatırlatan bir durum. Şehrin yeni Belediye Başkanı'nın PYD-YPG sevdası da tabii…

'Hun' mu, 'Macar' mı?..

Türkiye ile ciddi benzerlikleri olan Macaristan'la münasebetlerimizde de, ciddi gelişmeler var.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Budapeşte ziyaretinde siyasi, ekonomik, kültürel ilişkiler ve bölgesel konuların ele alınması yanında ikili ticarette 6 milyar doları hedefinin ilanı, gelişmenin göstergelerinden.

Her ne kadar biz 'Macar' diyor olsak da, Macarların çoğu Hun İmparatoru Atilla'nın soyundan geldiklerine ve dolayısıyla Hun-Türk kökene sahip olduklarına inanıyorlar. Ülkenin isminin Hungary olması da zaten bununla alakalı.

Macaristan'ın 1526 ile 1699 arasında 173 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmasının da etkisiyle, Macarca'da iki bin civarında Türkçe kelime mevcut.

Ancak, birçok dil uzmanı Macarca'nın Türk dili ile akraba olduğu görüşünde. Başbakan Orban'ın: "Biz Macarca konuşuyoruz. Bu Türk diliyle bağlantısı olan eşsiz bir dil. Hristiyan dinini aldık fakat Kıpçak-Türk ilkeleri üzerinde duruyoruz" şeklindeki sözleri de, dikkat çekici.

2010'da kurulan 'Türk Keneşi' yani 'Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin Gözlemci Üyesi de olan Macaristan'ın, Türklük ve Turan üzerine yapılan araştırmalarda önemli bir merkez olduğunun da altını çizmek gerek.

Macaristan'ın Türkiye aleyhtarı AB politikalarını mümkün olduğunca frenleme çabaları, iki ülke arasındaki dostluğun uzantısı. Ancak bu, 2010'dan beri ülkenin Başbakanı olan Viktor Orban'ın Macaristan menfaatlerini önceleyen siyaseti ile de yakından alakalı.

Tartışmalı bazı hususlar olsa da, Türkiye Macaristan ilişkilerinin özeti de şu: İyiler yalnız değil…