Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 1 Mart 2019

Davaları ‘Divan’a kalanlar…

Geçtiğimiz yıl sürecin asker sorumluların ile ilgili mahkemenin neticelenmesi ve bunlardan 21'inin müebbet hapse mahkum olması sebebiyle belki, bu sene 28 Şubat'la ilgili programlarda ciddi bir artış var.

28 Şubat Süreci'nin yıldönümü vesilesiyle kabus dolu o günlerin tekrar gündeme gelmesinin can sıkıcı tarafları var tabii. Ancak, unutulmaması gereken 28 Şubat günlerini özellikle mağdurlarından dinlemenin iyi tarafı, yeni şeyler öğrenmek.

28 Şubat programlarının, 27 Şubat'ta vefat etmesi dolayısıyla rahmetli Erbakan Hoca'yı anmaya de vesile olması, konunun bir başka yönü.

Sürecin yıldönümü sebebiyle düzenlenen konferans, seminer, panel ve benzer etkinliklerde dile getirilip medyaya yansıyanların yanında bizzat medya organları tarafından hazırlanan belgesel tarzındaki çalışmalar, bilinenlerin tekrarı olmanın yanında bilinmeyenlerin açığa çıkmasına da hizmet ediyor.

Bilinenlerle bilinmeyenlerin bir araya gelmesi de, vaktiyle yaşadıklarımız konusunda yeni ufuklar açıyor. Tanıdığımız zannettiğimiz bazı isimlerle alakalı bazı detayların, zihnimizdeki müspet izlerin silinmesi neticesini doğurması da bir başka husus.

Okuma hakları ellerinden alınan kızlarımızın İstanbul'dan Ankara'ya gerçekleştirdikleri zorlu 'Beyaz Yürüyüş' sırasında çektikleri ve Ankara'ya ulaştıktan sonra görüştükleri bazı kişilerin takındıkları tavırlar mesela…

Başörtülerini çıkarmamak için İstanbul Ankara'ya yürüyen kızlarımıza: 'Ne var canım bunda, derse girerken başörtünüzü çıkarıp çantanıza koyun, çıktığınızda tekrar takın' diyebilen birisinin, hatıralarınızdaki imajı allak bullak oluyor bir anda.

Şaşırtan cahillik…

O günlerin hay u huyu arasında, Anayasa, kanun, yönetmelik sıralamasını zerre kadar kaale almama eğilimindeki anlı şanlı isimlerin, hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencilerini bile şaşırtacak cahilliklerini izliyorsunuz mesela.

Devletin en tepe noktasına kadar çıkmış birisinin birilerinin gazına gelerek söylediği, 'AYM kararları var, Danıştay kararları var, bunlara uymak gerek' şeklindeki sözlerini tekrar dinliyor ve gözlerini hırs bürümüş olanların nasıl hak ve hakikati ayaklar altına alabilmiş olduklarına bir kez daha şaşırıyorsunuz.

AYM başkanı olmuş birisinin, 'Anayasa'yı yorumlamak AYM'nin işidir, TBMM'nin işi değildir' şeklindeki saçmalamalarına tekrar tahammül etmek zorunda kalıyorsunuz.

Ekranda izlediğiniz saçmalıklar karşısında, 'İyi ama, bu söyledikleriniz yanlış. Kanunsuz yasak olmaz, Anayasa ve kanunlarda olmayan bir yasağı yönetmeliklerle getiremezsiniz' diye haykırasınız geliyor…

Sonra, bu isimlerin artık toprak olduklarını ve hayatlarının kararmasına sebep oldukları yüz binlerce ve belki de milyonlarca insanın davalarının da 'Divan'a kaldığını' hatırlıyorsunuz.

Başörtüsü mağdurlarının yürek yakan hikayelerini tekrar izlerken, o dönemde mücadelelerini kırabilmek için dinimizin başörtüsü emrine füruat deme cüretinde bulunanların, aslında bastıkları yeri sağlamlaştırmak peşinde oldukları anlaşılıyor.

Ve 'füruatçıların', daha o günlerden 15 Temmuz'da girişecekleri melanetin hazırlıklarını yapmakta oldukları anlaşılıyor…

28 Şubat Süreci'nin yıldönümü vesilesiyle yapılan bütün programlar, 2019 Türkiye'sinde sahip olduğumuz kazanımların farkında olmamızı sağlıyor. Bu da, kazanımlarımızı kaybetmemek için çok dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatıyor…

Kılık kıyafetimiz, hayat tarzımız, çocuklarımızın dinlerini rahatlıkla öğrenmeleri gibi kazanımların, birilerinin canını fena halde sıktığını görmemek mümkün değil çünkü.