Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 15 Şubat 2019

Birileri vurgun yedi!..

Tanzim satışların başlaması, birilerinin dengesini fena bozdu. Öncelikle büyük kar beklentisi içindeki vurguncular, tanzim satışlar sebebiyle 'vurgun yediler'.

Ancak muhalefet liderlerinin tavırlarına bakılırsa, asıl darbeyi birilerince oluşturulan suni pahalılık sebebiyle siyasi kazanç sağlama hayali görenlerin yediğini söyleyebiliriz.

Kılıçdaroğlu ve Akşener, meseleye: 'Nerden çıktı şu tanzim satışlar! Olmasaydı, pahalılığa kızan insanlar ne güzel bize oy vereceklerdi' şeklinde bakıyorlardı, muhtemelen…

Akşener mesela, "Tanzim satış işine karşı değiliz ama" diye başladığı sözlerini: "Buldukları çözüm, pahalı olan her şeyi devlet eliyle ucuza satmak oldu" şeklinde sürdürürken, suni pahalılık karşısında başka ne yapılabileceği konusunda tek kelime etmiyor.

Her zamanki gibi, ülkenin gerçekleri ile alakasız birtakım rakam oyunlarına sarılan Kemal Kılıçdaroğlu da, "Hiç aklınıza gelir miydi bu memlekette vatandaş soğan kuyruğuna girecek" diyebiliyor sadece.

Asıl dikkat çekici olan ise, tanzim satışlara kızdıkları anlaşılan her iki muhalefet liderinin de, hükümetin bu doğru adımını itibarsızlaştırmaya çalışırken, vurgun peşinde koşan stokçulara tek kelime bile etmemeleri…

HDP ile yaptıkları ittifakı, oluşabilecek büyük tepki sebebiyle tabanlarından ve milletimizden gizlemeye çalışan Kılıçdaroğlu ve Akşener, insanımızın kanını emmeye niyetli vurguncularla yaptıkları ittifakı ise gizleyemiyorlar.

Muhalefet liderlerinin, haksız yere yapılan yüksek fiyat artışları ve stokçuluk üzerinden vurgun yapanlara ateş püskürmeleri ve eğer bunlarla gereği gibi mücadele etmezse hükümeti şiddetle eleştirmeleri gerekirdi, normalde.

Ancak ikisinin de, suni olarak oluşturulmaya çalışılan pahalılık konusunda tedbirler alan hükümeti suçlamaya yönelik açıklamaları, esasında kimden yana olduklarını ortaya koyuyor…

İşin aslı...

Üretimle ilgili yıllık rakamlar, bu konuda herhangi bir problem olmadığını gösteriyor. Ancak birileri üretimde problem olduğu ve bunun da tüketime yansıdığı iddiasında.

12,7 milyon ton domates, 4,8 milyon ton patates, 2 milyon ton soğan, 2.6 milyon ton biber, 1,8 milyon ton salatalık, 570 bin ton havuç, 350 bin ton kabak… Ülkemizdeki yıllık üretim ve tüketim miktarlarını gösteren bu liste, uzayıp gidiyor.

Yaşananlara siyasi çıkar gözlüğü ile bakanlar, kilosunu 1 TL'den sattığı ürününün, pazar ya da marketlerde 5, 6, hatta 7 TL'ye satıldığını fark eden üreticilerin neler düşüneceği ile ilgilenmiyorlar.

Kısa bir süre öncesine kadar 1-2 TL aralığında almaya alıştıkları soğan ve patatesi, birden bire 5, 6, hatta 7 TL'ye almak mecburiyetinde kalan tüketicilerin neler düşündüğü de umurlarında bile değil, belli ki…

Takındıkları anlamsız tavrın, ucuza kapattıkları ürünleri stoklayarak vurgun peşinde koşanlara destek manasına geldiğinin de farkındalar elbet.

Öncelikle, ne oldu da Pazar ve marketlerde 150 kuruş, 2 TL aralığında aldığımız soğan ve patates birden bire 5-8 TL aralığına çıktı sorusuna cevap aramaları gerekirdi en azından.

Ve çeşitli bahanelerle fahiş fiyatlarla satılmaya çalışılan bu ürünlerin, tanzim satışlar başlayınca birden bire yarıya ve daha aşağılara nasıl satılabildiğine kafa yorarlardı...

Yüzde 20, 30 civarındaki oranlardan bahsediyor olsak, normal bir indirim der, geçerdik. Ama fiyatların yarı yarıya, hatta daha fazla düşmesi söz konusu. Ve bu da, mesele üzerinde derinlemesine düşünmeyi gerekli kılıyor…

Kılıçdaroğlu ve Akşener'i bilmeyiz, ama insanımız birilerinin aslında ne yapmaya çalıştığının çok iyi farkında…