Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 28 Eylül 2018

‘Sadece ben!..’

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yapacağı konuşma öncesi ABD Başkanı Donald Trump'u dinlerken, ABD vatandaşları adına üzülmedim desem, yalan olur…

Sadece BM Genel Kurulu'nda değil, sonraki gün BM Güvenlik Konseyi'nde de ABD gibi bir süper gücün başkanı gibi değil, adeta bulunduğu mahallede hakimiyetin sağlamaya çalışan bir kabadayı gibiydi Trump…

Telefonla görüştüğümüz uzun yıllar ABD'de yaşamış bir arkadaşın yorumu ilginçti. Trump'tan bahsederken, 'redneck' (kızıl boyun) tabirini kullandı. 'Kıro' manasına geldiğini de ekledi…

Trump'un Genel kuruldakileri güldüren, 'iki yıldan kısa bir sürede, yönetimim ülkemizin tarihinde neredeyse her yönetimden daha fazlasını başardı' şeklindeki sözleri, ABD'lilerin problemi…

Ancak, kısa bir süre önce yapılan oylamada kendisine 'yanlış yaptın' diyen 128 ülke temsilcisine, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının bölgeye istikrar ve huzur getirmeyi amaçladığını söyleyebilmesi, başka ülkeleri önemsemiyorum demekten başka bir şey değildi…

Suriye'de yaşananlarla alakalı olarak ülkesinin rolünü adeta görmezden gelmeyi sürdürürken, rejimin konvansiyonel silahlarla yaptığı vahşete göz yumacakları manasına gelen 'kimyasal silah kullanılırsa müdahale edecekleri' açıklaması, topu taca atmaktı.

"OPEC üyelerini petrol fiyatlarını azaltmaya çağırıyoruz" derken, İran'dan enerji alan ülkelere gözdağı verme çabası, ikiyüzlülüktü…

'Amerika'ya ölüm" diyen ve İsrail'i yok etmekle tehdit eden İran rejimine izin veremeyeceklerini söylerken, Filistinlileri her gün katledenleri kolladığının da farkındaydı…

İstedikleri gibi davranmadıkça BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne destek vermeyecekleri açıklaması da, Trump'un nasıl bir dünya tasavvur ettiğinin ifadesiydi…

En büyük açık veren ekonomi…

Bu üslup yapısının gereği Trump'un. Ya da seçmenlerine mesaj gönderdi belki… Ancak, Trump'un her türlü nezaketten ve diplomatik kıvraklıktan uzak tavrı, işlerin kendisi için olduğu kadar ABD açısından da iyi gitmediğinin göstergesi…

Dünyanın en büyük ekonomisi olsa da, aynı zamanda dünyanın en fazla açık veren ekonomisi ABD… Çeşitli ülkelere yönelik yaptırım kararları çıkarına gibi gözükse de, uzun vadede faydasız.

Ekonomik yaptırımlara muhatap olan ülkeler, bu tür kararları bir tür ekonomik savaş gibi algılıyor ve orta ve uzun vadede neler yapabilecekleri üzerine kafa yoruyorlar.

Çin başta olmak üzere, bir tür ekonomik savaşla karşı karşıya kalan ülkelerin, buna karşı yapabilecekleri oldukça fazla şey var. Ben istediğimi yapar ve diğer ülkeleri ABD lehine kaybetmeleri konusunda ikna ederim beklentisi ise bir yere kadar…

Unutmamak gerekir ki, ekonomik açıdan ABD'nin seviyesini zorlayan ülkelerin, bir gün siyasi ve askeri alanda baş kaldırmaları da kaçınılmaz…

Askeri ve ekonomik açıdan büyük bir güç olan ABD'nin, diğer ülkelerle münasebetlerini 'kazan kazan' anlayışına göre değil, 'sadece ben kazanayım' esasına göre sürdürme niyeti belki her zaman vardı.

Niyet olarak hep içlerinde taşısalar da, daha önceki ABD başkanlarının ima etmekten bile çekindiğini, büyük bir pervasızlıkla dile getirdi Trump… Bu da ABD'nin denizin biteceği noktaya doğru yaklaştığını gösteriyor...

BM Genel Kurulu'na katılan ülke temsilcileri, Trump'un konuşmasına dişlerini gıcırdatarak katlanmışlardır herhalde…

Dünyayı daha iyi yaşanabilir bir yer haline getirmeyi öneren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı ise, söylediği her şeyin altına imza atabileceklerini düşünerek dinlemişlerdir, muhakkak…