Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 16 Kasım 2017

Biz yaptık, oldu

Bize parasıyla bile vermediği bazı silahları terör örgütlerine hediye eden ABD başta olmak üzere, güya müttefikimiz olmalarına rağmen talep ve ihtiyaçlarımız konusunda kör ve sağır davranan ülkeler sayesinde, savunma sanayinde hatırı sayılır derecede yol aldık.
Müttefiklerimizin bir şekilde ikame edebileceğimiz kanaatiyle vermedikleri düşünülmeyeceğine göre, o meşhur atasözünü gönül rahatlığıyla kullanabiliriz: Kötü komşu insanı mal sahibi yapar!.. Hatta bu sözü, 'kötü müttefik, savunma sanayi sahibi yapar' ya da benzeri şekillerde revize ederek de kullanabiliriz:
İstediklerimizi rahatlıkla veriyor olsalardı, yerli İHA ve SİHA yapıyor olmayabilirdik, mesela. Malum, ABD ve İsrail, bu tür araçları vermekte nazlanıyor ve verseler bile kendileri kontrol etme hevesine kapılıyorlardı.
Bu da, tespit edilen teröristlere ait koordinatlar yerine, dağları taşları bombalamamız manasına geliyordu.
Terör operasyonlarına sağladıkları anlık ve doğru istihbaratları ile bilinen ANKA ve Bayraktar'ın yeni geliştirilen silahlı versiyonlarının, terörle mücadelede TSK'nın elini ciddi şekilde rahatlattığı biliniyor.
Yine TSK'nin ihtiyacı olan taarruz helikopterleri konusunda, işin tadını kaçırmamış olsalardı, İtalyan Agusta Westland A129 helikopterinin gövde ve elektronik sistemlerini TSK ihtiyaçlarına göre yerli imkanlarla geliştirerek T129 ATAK Taarruz Helikopteri'ni yapma ihtiyacı duymayabilirdik belki de.
Aynı şeyleri T-155 Fırtına Obüsü için de söyleyebiliriz herhalde. Arzularının nerdeyse emir telakki edildiği Eski Türkiye zamanında, savunma ihtiyaçlarımız konusunda sadece nazlanıyorlardı müttefiklerimiz.
Ancak, kendi ayakları üzerinde durma kararlılığındaki Yeni Türkiye söz konusu olduğunda inatçılıkları da devreye girdi ve silah satmamak için bin dereden su getirmeye başladılar.

​TOPLU İĞNE BİLE...
Müttefiklerimiz vermeyince kendimiz yapmak zorunda kaldığımız silahlardan birisi de T-155 Fırtına Obüsü. Hareket halinde 30 saniyede atışa hazırlanıp, dakikada 6 atış yapabilen ve atış sonrası 30 saniyede mevzi değiştirebilen bir top T-155...
ASELSAN'ın T-155 için geliştirdiği atış kontrol sistemi de 8 ila 25 kilometre arasında tam isabet sağlıyor.
Listeye, Kara Kuvvetleri'nin vurucu gücünü artıran 100 kilometre menzile sahip Kasırga TR-300 Füzesi yanında TÜBİTAK tarafından geliştirilen 200 km menzilli havadan, karadan ve denizden atılabilen SOM ve taarruz helikopterleri tarafından kullanılabilen UMTAS füzelerini de ilave etmek gerek.
Tank konusunda atılan adımların geldiği son nokta da sevindirici.
Prototip üretimi tamamlanan ve sahasında teknolojinin son aşaması olarak kabul edilen Altay isimli milli tankın seri üretimi için de gün sayılıyor.
Aynı şekilde, yerli seyrüsefer sistemleri ile donatıldıktan sonra 2008'de denize indirilen 99 metrelik "TCG Heybeliada" korveti ile başlayan ve Bozcaada, Burgazada, Kınalıada ile devam eden MİLGEM, firkateynlerle yoluna devam ediyor.
Gemicilikte bundan sonraki ufuk ise uçak gemisi yapmak. Diğer yerli yapım savunma sanayi ürünlerinde olduğu gibi, MİLGEM kapsamında yapılacak gemilerin dost ülkelere satışı da gündemde.
Bir zamanlar toplu iğne bile yapamadığı söylenen ülkemizin günümüzde geldiği aşamayı gösteren bu liste, daha da uzatılabilir.
Birilerinin ısrarla kötü tablolar çizmeye çalıştığı ülkemizde aslında güzel şeyler olduğunu anlamak için bu yapılanlara göz atmak yeterli.
Bunları yapabiliyorsak, ihtiyaç hissettiğimiz başkalarını da yapabiliriz demek bu.