Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 15 Haziran 2016

Temcit pilavı...

Temcit Pilavı gibi bir hikaye:
Temcit pilavı deyimi nasıl ki, akşamdan kalan ve ısıtılıp sahurda sofraya sürülen pilavı anlatıyorsa, birileri de son yıllarda değişik versiyonları ile hep aynı hikayeyi anlatıyor ve bu yönde bir rıza üretmeye çalışıyorlar. Türkiye Suriye'nin Kuzeyinde bir PYD/YPG yani PKK devletçiğine razı olmalı ve geleceğe yönelik hesaplarını buna göre yapmalı, onlara göre...
Rıza üretme işinin açıktan yapılmasına DAEŞ'in Kobani Kuşatması sonrası başlandığını biliyoruz.
İlk bakışta masum bir istek gibi gündeme alınan giren talepler, Türkiye'nin Kobani'nin kurtulmasına yardımcı olma yanında, civardaki kantonlarla beraber oralarda bir koridor yani devletçik oluşturulmasına destek vermesi şeklinde dolaşıma sokuldu.
Talebi dillendirenler arasında hakikaten saf insanlar vardı belki.
Ancak bunun ne demek olduğunu iyi bildikleri halde, bilmezden gelerek teklif edenlerin sayısı daha fazlaydı.
Türkiye'yi -çoktan terör örgütü olarak ilan etmiş olduğu- DAEŞ yanlısı olarak lanse etme ısrarı da bu hedefe yönelik bir algı inşasından başka bir şey değildi zaten.
PKK'nın siyasetteki uzantısı HDP'nin Kobani meselesindeki tutumu ise tam bir ibret tablosuydu.
'Türkiye Kobani'yi kurtarsın' diyor, ancak yurt dışına asker gönderebilmek için çıkarılan tezkereye hayır oyu veriyorlardı.
Suriye'nin kuzeyinde kurulacak PYD/PKK koridorunun Kürt Devleti olmadığını, herkes biliyor.
Çünkü hikayeyle ilk tanışma Kobani kuşatması ile başlamış zannedilse de, alttan alta yürütülen hazırlıklar olduğunu ortaya koyan başka emareler de vardı.
Sonradan Rojava adı verilen bölgede yaşayan ve farklı düşünen insanların bölgeyi terk etmeye mecbur bırakılmaları, ilk adımlardan birisiydi mesela.

Rojavalı mülteciler...

Bilmeyenler vardır diye hatırlatalım:
Türkiye'ye ilk gelen Suriyeli mülteciler arasında hatırı sayılacak sayıda Rojava'dan kovulan insan vardır.
Rojava'dan uzaklaştırılan ve çoğu Türkiye'ye sığınanlar sadece Arap ya da Türkmenler oluşmuyordu.
Aralarında PYD ve tabii PKK gibi inanmayan Kürt asıllılar da mevcuttu ve bu durum bağımsız uluslararası kuruluşlar tarafından da doğrulanmıştı.
Yani başından beri bölgenin nüfus kaydırmaları yapılarak maksada uygun bir hale getirilmeye çalışılması durumuyla karşı karşıyayız.
Suriye'nin Kuzeyinde koalisyon güçlerinin desteği ile yürütülen son girişimler de, bu çabaların halen sürdürüldüğünü göstermekte.
Hangi niyetle olursa olsun, Suriye'nin Kuzeyinde oluşturulacak bir PYD koridoruna sıcak bakanların, bu koridor üzerinden kimler adına petrol akıtılacağı konusunda bilgi sahibi olup olmadıkları, önemli bir konu.
Koridoru, destekçi olan devletlerin mi, yoksa onları ikircikli tavırlar takınmak zorunda bırakacak kadar zorlayan uluslararası şirketlerin mi istediği, ayrı bir mesele.
Türkiye'nin değil, Suriye'nin kuzeyinde macera peşinde koşanların menfaatlerini savunmanın sebebinin ne olduğu ise en can yakıcı soru...
Ağızlara çalınan ya da çalınacağına dair söz verilen bir parmak bal mı, yoksa bildik iflah olmaz muhalefet duygusu mu?..
Suriye'nin kuzeyinde kurulacak bir koridorun bölgedeki hiç kimseye herhangi bir faydası olmayacağını bilebilmek için kahin olmaya gerek yok...
Azıcık tarih bilmek, yeter de artar bile...