Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Şubat 2016

Suriye: Gelişmeler kime yarıyor?

Hayatını kaybedenlerin sayısı 400 bini bulup, mültecilerin sayısı da 10 milyonu geçmişken, Suriye meselesine çözüm bulması beklenenler, havanda su dövmeyi sürdürüyor. Cenevre'deki görüşmelerin sürekli ertelenmesi, Suriye'de daha fazla insanın ölümü ve mülteci haline gelmesi demek oysa. Güya terörle yani DAEŞ'le savaşmak üzere orada bulunduğu belirtilen Rusya ve İran'ın doğrudan Suriyeli muhalifleri ve sivil halkı hedef almayı pervasızca sürdürmelerine 'gık'ını bile çıkarmıyor kimse. Tek bir vatandaşlarının burnu kanadığında ortalığı velveleye vermeleriyle maruf batılı ülkeler, her gün yüzlerce masum sivilin öldürülmesini ve insani yardım konvoylarının vurulmasını normal karşılıyorlar. Suriye ve genelde Ortadoğu'nun karışıklığının yanında ülkemizdeki birilerinin kafa karışıklığı da sürüyor. Ülkemizin kökten ve sonradan olma muhalifleri, bütün yaşananlara şahit oldukları halde, Suriye meselesinin ülkemiz sebebiyle bu hale geldiği yalanını bıkmadan ve usanmadan tekrarlıyorlar. Bu kadarla kalsalar iyi; Rusya ve İran'ın Esed rejimin katliamlarına ortak olması ve başta ABD olmak üzere batı dünyasının nerdeyse parmaklarını bile kımıldatmaması halini de anlayışla karşılıyorlar. Fildişi kulelerinde oturup, objektif gerçekleri zerre kadar kaale almadan takındıkları bu tavrın, ciddi bir akıl tutulması hali olduğunun farkında olup olmadıklarını bilmiyoruz. Ama bu hallerinin, alt katları tutuşmuş bir evin çatı katında rahat rahat oturmaktan bir farkı olmadığını vurgulamak gerek. Suriye rejimi, Rusya, İran ve meseleye taraf olduklarını beyan eden diğer birçok ülkenin samimiyetsiz tavrını açıkça görmekle beraber; ülkemiz muhalif çevrelerinin kanın durması için birtakım çağrılarda ya da temennilerde bulunmayı akıl bile edemiyor olması, akıl tutulması halinin vahim bir devamı. Oysa alt katlarda başlayan yangının çatıya ulaşma ihtimali her zaman vardır... Ulaşmasa bile sizin o çatıda rahat oturamayacağınız da açık.

NE OLDU VE NASIL OLDU?..
Suriye'de karışıklığın başladığı günlere dönüp; şu şöyle olsaydı, bu böyle olsaydı şeklinde yorumlar yapmanın herhangi bir anlamı yok.
Ancak ne olduğuna, nasıl olduğuna ve nasıl devam ettiğine bakmak, ufuk açıcı olabilir. AK Parti'nin iktidar olduğu 2002 sonlarından itibaren Suriye ile yakın bir ilişki kurulduğunu ve bu ülkenin demokrat bir yönetime geçmesi için telkinlerde bulunulduğunu biliyoruz. Şimdiki Cumhurbaşkanımızın Başbakan, Başbakanımızın Dışişleri Bakanı olduğu o günlerde bizzat Esed tarafından ciddi sözler erildiği de malum. Bu durumda soru şu: Kim ya da kimler Suriye'nin makul bir yönetime doğru gitmesini engelleyip, milyonlarca insanın perişan olmasına sebebiyet verdi?.. Ve kim ya da kimler, şu anda Suriye için makul ve mantıklı bir çözüm bulunması gayretlerini engellemek için elinden geleni yapıyor?.. Bu konu enine boyuna düşünüldüğünde, Suriye meselesinin asıl sorumlularını bulabilmek ve tabii ki esas olarak nereye varmak istediklerini anlayabilmek mümkün... Birileri olup bitenlerin kime yaradığına kafa yorsalar, iyi olacak...