Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Kasım 2015

"HDP yüzde 5 bile alamazdı!.."

HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı yüzde 13.1 oyda PKK'nın sandıklarda sağladığı sıkı denetimin etkisinin ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Ama seçmen sayısı kadar bu partiye oy çıkan sandıklardan haberdarız. Bu partinin oylarının 1 Kasım'da düşmesinde; '7 Haziran sonrası takındığı anlamsız tavrın mı, terör saldırılarına tepki göstermeyişinin mi, yoksa devlet müdahalesiyle PKK'nın hakimiyet kurduğu sandıkların azalmasının mı daha etkili olduğu' sorusu da cevap bekliyor.
Türkiye'nin partisi olup olmadığı bakışlara göre değişen bir parti HDP.
Terör örgütü ile bağlantısı gizlenemeyecek kadar açık. Barış ya da demokrasi dediğinde de, aslında bizim bildiğimiz barış ya da demokrasiden değil, başka bir şeyden bahsediyor. 7 Haziran ve 1 Kasım'da, steril dünyalarında bir üyesine bile tahammül edemeyecekleri HDP'ye destek olanlar da aslında bütün bunların farkında. Ancak iflah olmaz bir şekilde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığından mustaripler ve bu sebeple de HDP'ye sarılmakta herhangi bir problem görmediler.
Şöyle veya böyle, HDP'nin başarısızlığı birilerini fena halde üzdü. 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' kuralı gereği destek oldukları HDP'nin 1 Kasım'da PKK'nın da desteğiyle daha fazla oy almasını, AK Parti'nin önünün tam olarak kesmesini ve dolayısıyla Türkiye'nin ileriye doğru yürüyüşüne mani olmasını umuyordu bu kesim. 1 Kasım istedikleri gibi olmayınca; kabahati, daha önce terör demedikleri terör olaylarında ve tabii ki terör örgütü demedikleri terör örgütünde bulmayı akıl edebildiler. Ve sonunda, başka bir sebeple de olsa PKK'nın saldırılarını kınamak (!) akıllarına geldi.
'PKK olmasaydı.'
HDP'nin 1 Kasım seçimlerinde düşük oy almasını PKK'nın saldırıları ile izah edenlere, KCK'nın savaş baronlarından Cemil Bayık sert çıktı ve eğer PKK olmasaydı, HDP'nin yüzde 5 bile oy alamayacağını söyledi.
Şöyle diyor Bayık: "Kürt Özgürlük Hareketi'nin varlığı (yani; sandıklar üzerindeki hakimiyeti) ve direnişi (yani; saldırıları) olmasaydı bu saldırılar (yani; güvenlik güçlerinin örgütün saldırılarına karşı koyması) ortamında yüzde 5 oranında bile oy alınamazdı. Kürt Özgürlük Hareketi'nin etkili olduğu (yani; sandıklar üzerinde kontrol sağlayabildiği) her yerde en az yüzde 60 ve daha üzeri oranda oy alındığı görülürse gerçekliğin ne olduğu anlaşılır."
Bayık şöyle devam ediyor: "Artık HDP Kürt Özgürlük Hareketi'ne şöyle tavır almalı, arasına şöyle mesafe koymalı safsataları bırakılmalıdır.
Bunun yerine Türkiye siyaseti neden demokratikleşmiyor, neden antidemokratik siyasette ısrar ediliyor, neden başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'nin sorunları çözülmüyor üzerinde yoğunlaşmak gerekir."
Bayık'ın sözleri üzerine derin derin düşünmek, HDP'nin ve 'düşmanımın düşmanı' mantığı ile ona destek olanlara düşüyor. HDP'nin konjonktürel destekçileri, bildikleri ama galiba emin olamadıkları konulara açıklık getiren bu beyanlardan sonra ders alırlar mı, bilinmez. Ama hiç değilse ne yaptıklarının farkına varacaklarını umarız...