7 Haziran'da seçmenin koalisyon mu yoksa tekrar seçim mi dediği biraz tartışmalı olsa da, öncelikle bir koalisyon kurulabilmesi için çalışılması gerekiyor. TBMM Başkanı'nın seçilmesini müteakip yapılacak görevlendirmeyi takiben hükümet kurma çalışmaları da resmen başlayacak.
Seçim gününden beri siyasi parti yetkililerinin açıklamalarını izleyip kafası karışmış olabileceklere söylenebilecek olan ise, şu ana kadar duydukları özellikle de aşırı iddialı sözlerin çoğunu unutmaları. Hükümet kurma görüşmeleri, bembeyaz olmasa da yeni bir sayfanın açılması demek.
Cumhurbaşkanı'nın resmen görevlendirme yapmasına kadar yapılan açıklamalar da aslında pazarlık marjını yüksek tutabilmek için yapılan peşrevlerdir. Dolayısıyla, fazla ciddiye alınmalarına gerek yok.
Şimdi beklenen şu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni hükümeti kurma görevini vermesiyle birlikte AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu siyasi partilerin yetkilileri ile görüşmelere başlayacak. Hedef CHP, MHP veya -zayıf bir ihtimal de olsa- HDP'den herhangi birisi ile hükümet kurabilmek.
Diğer partilerden sürekli açıklamalar yapılmasına rağmen; AK Parti cenahından, bütün partilere eşit mesafede olunduğu dışında herhangi bir açıklama yapılmadı. Bu, tam olarak mesuliyet sahibi olmakla ilgili bir husus. Ve tabii AK Parti'nin koalisyon görüşmelerine oldukça ciddi bir şekilde hazırlanıyor olduğunun da işareti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, "Eğer birileri 'AK Parti koalisyona çok istekli, dolayısıyla kendi düşündüklerimizi dayatırız' diye bir yaklaşımla bize gelirlerse, bilsinler ki biz gönül sohbeti anlamında ve müzakere anlamında her şeye açığız, ama dayatmaya ya da emrivakilere kesinlikle taviz vermeyiz" şeklindeki sözleri de, sürecin sıkı geçeceğini gösteriyor.
SEÇMEN CEZA KESEBİLİR...
Koalisyon görüşmelerinin asıl zorlu tarafı, hükümet kurabilmek için iyi niyetle gayret edecek olan AK Parti'nin çabalarına, makul olmayan gerekçelerle karşı çıkacak olan parti ya da partileri, muhtemel bir tekrar seçim ya da erken seçimde, seçmenin ciddi şekilde cezalandırma ihtimali.
45 günlük süre içerisinde bir hükümet kurulamaması durumunda 'tekrar seçim' gerekeceğinden, koalisyon görüşmelerinde yapıcı davranmayan partilerin seçmen karşısında işi zorlaşacak demektir.
Görüşmeler başladığında, bir biri ardına şartlar açıklayan CHP'nin ne yapacağı özellikle merak konusu.
En basitinden, 80 milletvekili olan MHP'nin Genel Başkanı'na başbakanlık teklif eden bu partinin, 258 milletvekili olan AK Parti'ye dönüşümlü başbakanlık teklifinde bulunması, sizinle bir koalisyon istemiyoruz demekle eş anlamlı olacak mesela. Kandil ve İmralı arasında kararsız kalması dolayısıyla, HDP'nin ne yapacağına karar vermesi belki 45 günden de fazla sürebilir. Ancak diğer partilerin böyle bir mazeretleri yok.
Süreç başladığında MHP'nin muhalefette kalma arzusunda da bir değişiklik beklenebilir. Seçimlerde 'muhalefet olmak' için değil, icraat yapabilmek için oy istendiği malum.
MHP'nin muhalefette kalma arzusu, ciddi oy kayıpları yaşamasına sebep olabileceğine göre, tavır değişikliği kaçınılmaz...