Ergün'ün bu konudaki değerlendirmesi şöyle: "Kişi, pasaportu ile ülkesinin itibarını da beraberinde taşıyor.
Zenginliği ne kadar arttıysa en itibarlı vatandaşlardan bile itibarlı oluyor. Ne kadar itibarlı olursa olsun, ülkesi sorunluysa yanında o sıkıntıları taşıyor.
Mesela Amerikan vatandaşı. Belki de ülkesinde kimsenin itibar etmediği birisi.
Ama pasaportu ona Amerikan vatandaşlığının itibarını veriyor. Pasaportu ile o muameleyi görüyor. Ülkenin itibarı artarsa vatandaşın da itibarı artıyor. Son yıllarda epey mesafe alındı bu konuda.
İnsanlarımızın yürüyüşü değişiyor.
Özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlar bunu hissediyor. Yurt dışında yaşayanlar söylüyorlar, 'yürüyüşümüz değişti' diyorlar."
Türkiye'nin itibarını artıran en önemli faktör hızlı büyüme.
Dünya ekonomik kriz yaşarken Türkiye'de "tahminleri aşan" oranda büyüme olacak.
2010 yılı büyüme rakamı Mart'ta açıklanacak.
Sanayi Bakanı'nın beklentisi şöyle: "Büyüme yüzde 7'nin üzerinde çıkar diyorduk, ama 8'e yaklaşan bir rakam olabilir.
Kapasite kullanımı, sanayi üretimi, enerji kullanımı verilerine bakıldığında sanayi başta olmak üzere her bir sektörde büyüme görüyoruz. Bu da toplamda da tahminlerin üzerinde büyüme çıkacağını bize gösteriyor. 7'nin üstünde olacağını söyledik, ama son veriler 8'e yaklaşacağını gösteriyor."
Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin 2002 yılında dünyanın 26. büyük ekonomisiyken, 8 yıl sonra 10 sıra yükselip 16. büyük ekonomisi haline geldiğine dikkat çekti. ..Ve 11 yıl sonraki hedefi şöyle anlattı: "2023'te ilk 10 ekonomi içine girmeyi hedefliyoruz. Biz dünyada herhangi bir ülke değiliz. İddiasız, gelişmelere bakan bir ülke değiliz.
Pozisyonumuz bizim dünyada olan bitene vaziyet etmemizi gerekli kılıyor.
Komşularla sıfır problem derken, problemleri sıfırlayalım, herkes çalışsın ve herkes birbirini zenginleştirsin diyoruz.
Bunu yaparken de bölgesel barış önemli. Barış için uğraşırken ama orada bir kargaşa çıkmasın diye de uğraşıyoruz. O nedenle Türkiye aktif dış politika izliyor."
...Son olarak herkesi yakından ilgilendiren bir konu.
Kredi kartı aidatları.
Tüketici kredileriyle ilgili Bakanlar Kurulu'nda bir yasa taslağı bulunduğunu belirten Sanayi Bakanı, "Tüketici kredileri, kredi kartları, kart ücretleri önemli" diyerek şu değerlendirmeyi yaptı: "Bankaların kredi kartını, tüketiciden gelir sağlama yöntemi olarak görmesi yanlış. Aidat elbette olabilir ama bunun baştan bilinmesi, sözleşmeye bağlanması ve her yıl değil, bir defaya mahsus olması lazım. Bankalar yeni satış geliştirme mekanizmaları oluşturmuşlar. Bir bankanın, benim haberim olmadan benden onay almadan kredi kartı düzenlemesi kabul edilebilir değil.
İki ay sonra 'efendim bunun şu kadar maliyeti var' diyorlar. Eee.
Bana mı sordun?"