Baykal ekibi, "tüzük değişikliği" yoluyla Önder Sav'ın yetkilerini budayıp Genel Başkan Yardımcılarına aktarmayı hesaplıyordu.
Ama olmadı.
Hafta sonu Ankara'da toplanan il başkanları "tüzük kurultayına gerek yok" diye karar aldı.
Böylece "Sav'ı savma" planı suya düşmüş oldu.
Parti politikalarındaki değişikliğe gelince...
Özellikle Deniz Baykal'a yakın milletvekillerinin yönetimi eleştirmeye başladığı dikkat çekiyor.
Başörtüsü ve "yeni anayasa" konusunda "uzlaşma"ya açık bir tavır sergilemek parti içerisinde tepki çekiyor.
RTÜK üyesi Mehmet Dadak'ın cenaze töreninde bizzat Baykal'ın Kılıçdaroğlu'nu "başörtüsü konusuna girme" diye uyardığı öne sürülüyor.
Ayrıca "dağdakilere genel af" konusunun da CHP içerisinde benimsenmediği gözleniyor.
Bir başka tartışma konusu.
Meclis'in açılışında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Genel Kurul salonuna girdiği zaman CHP lideri Kılıçdaroğlu ve çok sayıda milletvekilinin ayağa kalkması.
Buna karşılık Baykal ve arkadaşlarının oturmaya devam etmesi...
Bu görüntü de CHP içerisinde "ikilik" yaratmış durumda.
Kılıçdaroğlu ayağa kalktığı için CHP'nin "geleneksel tavrı"na ters düşmekle eleştiriliyor.
Baykal ekibi "iktidarın her dediğini destekleyecek, tavır almayacaksan nasıl muhalefet edeceksin" diyor.
Peki CHP içerisinde görüş ayrılıklarına neden olan tutum, tavır ve yaklaşımlar bundan sonra da devam eder mi?
Eder.
Çünkü Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının iddiası bu.
Yeni bir CHP. "Uzlaşma"ya önem veren, ülke sorunlarına karşı "önyargı"sız yaklaşan bir siyaset.
Toplumdaki "negatif" etkiyi "pozitif"e çevirmeyi amaçlayan "yapıcı" bir muhalefet anlayışı.
Bu yaklaşım CHP'nin yeni liderini parti içerisinde sıkıntıya sokacak gibi görünüyor.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu buna dayanmak zorunda.
Çünkü "lider" olmak için "dayanıklılık testi"ni aşmak gerekiyor...