Yani ailesi Osmanlı vatandaşıydı.
Ankara'ya geldikten sonra kökenini şöyle anlattı: Hayatımda ulaştığım tüm başarılar aslında iki şeyin sonucu.
Amerikan özgürlüğü, yani sıfırdan bir şeyler başarma becerisi ve bu da muhteşem Osmanlı DNA'sıyla birleşince elinizde bir tür kültürel altıncı his elde ediyorsunuz. Bu da tabi ki buraya atfetedilebilir. Çok mütevazı bir aileden geliyorum. Bir kargo gemisinin dibinden geldiğimiz bölgeye geri dönmek, Türkiye'de yanyana diplomatik bir konuma gelmek hayatımın en büyük fırsatı." Büyükelçi Barrack, Türkiye'de ilk mülakatını bir TV'ye verirken, Suriye'nin geleceğine ilişkin çok önemli, detaylı açıklamalar yaptı.
Türkiye, Suriye'deki ABD aparatı PKK-YPG-SDG'yi tasfıye etmek yolunda hassas çalışmalar yaparken, Büyükelçi Barrack'ın açıklamaları çok kiymetli. Barrack "Herkes Türkiye'den büyük bir NATO müttefiki diye bahsediyor. Son derece bölgesel bir öneme sahip. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump çok iyi bir ilişki içinde. ABD'NİN SURİYE POLİTİKASI SON 100 YILDAKİ POLİTİKAYA YAKIN OLMAYACAK.
Çünkü, yaptıklarımızın hiçbiri işe yaramadı.
Suriye'de SDG'ye (PKK-YPG) verilen bir müttefiğe verilen bir destek. Kongremiz için çok önemli bir faktör. Onları yeni bir Suriye hükümetine entegrasyonuna yönlendirmek çok ama çok önemli.
Herkesin beklentilerinde makul olması gerekiyor. Başkan Trump, Başkan Erdoğan inanılmaz bir şey yaptı. Bu yeni rejime şans vereceğini söyledi.
Hiç kimse bunu tahmin etmemişti.
Tabi ki, bizim askeri üslerimizin azalması da önemli. 8 üs, sonunda bire düşecek. Türkiye ile İsrail arasındaki diyalog, YPG ile Türkiye arasındaki diyalog ile aynı zamana denk geliyor.
Türkiye burada çok kritik, anahtar bir unsur. Türkiye'nin de zaten Suriye topraklarında gözü yok. Herkes için bir tuvaliniz var, yeni bir ticari alan olarak önümüzde bir tuval var. Burada Türk şirketleri, Körfez'den gelen para, İsrail'den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de işbirliği yapabilir''dedi. Barrack'ın bu açıklamalarına bakınca, PKK-YPGSDG'nin Suriye yönetimine entegre edilmesini, Türkiye ile İsrail'in arasının düzeltilmesini de düşündüklerini anlıyoruz. Başkan Erdoğan, bu ay Amerika'ya gidecek. Trump ile baş başa görüşmesi son derece önemli.
Suriye'de PKK'nın tasfiyesi, ABD'nin PKK-SDG'ye verdiği silahların nasıl geri alınacağı, ABD askerlerinin Suriye'den nasıl çekileceği ve Gazze'de soykırım yapan Netenyahu'nun durdurulması gibi hassas dosyalar masada olacak. Bu arada AB'nin ve özellikle Fransa'nın tüm Suriyeli Kürt siyasi partileri YPG-PYD liderliği altında birleştirme tezgahları da dikkatle takip edilıyor. 29 Mayıs tarihinde, Avrupa Parlamentosu'ndan (AP) bir heyetin Suriye'nin kuzeydoğusuna gerçekleştirdiği ziyaret dikkat çekti. Fransa'nın sinsi temasları sürerken, PKK'nın Kandil'deki aparat başlarının da kirli temaslar içinde oldukları gözleniyor. Evet. Emperyalist ülke istihbarat servislerinin içinde, PKK'nın silah bırakma kararından fena halde rahatsız olanları da görmekteyiz. Çünkü, PKK'nın silah bırakma kararı onların hesabını bozdu.
Türkiye de onların hesaplarını bozmayı sürdürüyor.
SONUÇ: Başkan Erdoğan- Türkiye, Suriye'de PKK-YPG-SDG'nin tasfiyesinde son derece kararlı.
Ankara'nın A-B-C planları var. Suriye topraklarında tek silahlı güç olarak yalnızca Şam ordusu kabul edilecek.
Hiçbir silahlı yapı, blok olarak ordu içinde asla yer almayacak. Eğer entegrasyon sağlanmazsa, Suriye yönetimi kendi önlemlerini alacak.
Türkiye de bu süreçte Şam yönetimine destek vermeye hazır. NOKTA.
