Tarihi 28 Haziran 2021

Jeopolitik oyuncu

BEYAZ Saray'dan fonlanan ABD'nin resmi yayın organında dün ilginç bir röportaj vardı. ABD Dış Politika Konseyi Başkan yardımcısı Berman'in gündem maddesi Türkiye'ydi.
Washington'da uluslararası ilişkiler konusunda çalışmalar yürüten düşünce kuruluşunın başkan yardımcısı Berman, "ABD ile Türkiye arasında fikir ayrılıkları var" diyordu. İlk sıraya S-400'leri yerleştiriyordu. Aslında bu kolaycılıktan başka bir şey değildi.
Artık S-400'leri değil, Ankara'nın bu füzeleri nede almak zorunda kaldığı konuşulmalıydı. Suriye'de iç savaşın ilk başladığı günden itibaren Türk topraklarına yüzlerce füze fırlatılmıştı.
O dönemde Türkiye'yi yalnız bırakan bir ABD ve NATO vardı. Patriotları vermeyen ABD ile, Türkiye'ye fırlatılan füzelere öküz gibi bakan NATO, S-400'lerin alınmasını zorunlu hale getiren baş suçlulardı. Yeni NATO, son toplantı bildirgesinde bu ayıbını görüyor "Türkiye'ye yapılacak saldırılarda anında yanında olacağız" sözünü ekliyordu.
Geç kalmışlardı. Böylesine önemli bir suçu gündeme getirmemesi acizlikti.
Berman YPG'ye destek konusunun da bir başka fikir ayrılığı olduğunu söylüyordu. Ancak açılımını yapamayacak kadar bir başka acizliğe imza atıyordu. Suriye'deki PKK'lılara "Aman APO'nun ve terör örgütünün amblemlerini, ismini kullanmayın.
Biz sizi YPG olarak lanse edeceğiz" diyenin de bu dünyada ABD olduğunu bilmeyecek kadar aptal olan hiç yok.
Berman bunları niye dile getirmiyor?
Amerika PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor. Suriye'dekilere "PKK" diyerek silah ve para yağdırsa teröre destekten tüm siyasileri hapse girer.
Bundan kurtulmak için harf oyunları ile kendini aklamaya çalışan ve teröristlerin hamiliğini yapan koskoca bir Amerika'nın konuşulamadığı bir düşünce kuruluşunu kim takar? Çok değil... Daha dün Suriye Haseke'de ABD'nin "YPG" dediği teröristler, Türkiye'nin K. Irak'taki operasyonlarını protesto etmek için yürüyüş yaptı.
Sokağa fırlayan herkesin elinde "APO" ve "PKK" paçavraları vardı. ABD'nin Suriye özel elçisi Brownstein bu görüntü karşısında hayatının en büyük paniklerinden birini yaşadı. YPG'nin başına PKK'dan atadıkları kuklaya koşarak "İndirin şunları" diye avaz avaz bağırdı. Amerikan mahkemelerinde "YPG eşittir PKK" diye bir dava açılsa hepsinin bir yerlerine kızgın demir kaçacak. Bizim Berman bunları bilir, düşünür ama bir düşünce kuruluşunun başkan yardımcısı olarak konuşamaz.
"Yahu biz terörist kabul ettiklerimize ismine değiştirerek silah ve dolar yağdıran bir ülke nasıl olabiliriz" diye soramaz.
Berman, ABD'nin Türkiye'yi görmezden geleceği bir mekanizma olmadığını söylüyor. "Türkiye NATO'dan çıkartılamıyor, Türkiye önemli bir stratejik ortak olmaya devam ediyor" diyor. Biden yönetimini ilişkileri daha yapıcı yola koymaya çağırıyor. Biden yönetiminin Türkiye'yle daha iyi ilişkiler istediğini belirtiyor "Ama bir Türkiye stratejisi var mı diye sorarsanız bunun bir kanıtı olduğunu düşünmüyorum." diyor.
Bunun bir talihsizlik olduğunun altını çiziyor. "Çünkü Türkiye çok önemli bir stratejik ortak ve çok önemli bir jeopolitik oyuncu." diyor. Düşündüğünü söyleyebildiği en önemli konu da bu. Evet biz çok önemli jeopolitik bir oyuncuyuz. Kanal İstanbul da bu jeopolitik oyunculuğumuzu daha yukarıya taşıyacak çılgın bir proje.
Boğazlardan beleş geçişi engelleyecek, yılda 25 milyar dolarlık bir ekonomi oluşturacak kadar büyük bir çılgınlıktan bahsediyoruz. İstanbul'a bir çivi bile çakmayıp tüm projelere karşı olan, bir zamanlar bu ülkede süt tozu dağıtan Amerikalılar gibi sadece süt dağıtan ve su dahil her şeye zam isteyenlerin bu "JEOPOLİTİK OYUNCULUK" kavramını anlaması mümkün değil.
O yüzden arıtma tesisinin yapımını dahi durdurup, temel atmama töreni düzenleyecek kadar geriler. Allah'a şükürler olsun ki bu ülkeyi, jeopolitik oyuncu noktasına getirenler yönetiyor.