Tarihi 6 Kasım 2018

Orman kanunları

"20. Yüzyıl'da kurduğumuz yeni dünya düzeni Rusya, Çin, aşırı dinci gruplar ve siber tehlikeler tarafından tehlike altındadır."
"Çok acıdır ki; Bu tehlikeler kendiliğinden oluşmadı. Bunu maalesef ABD yaptı. Kendi kendini koruyan durum da değil bu...
Mutlaka dünya düzeni kontrolümüz altında olmalı. Eğer kontrolü bırakırsak yıpranacak ve ardından çökecektir." Bu sözler CIA eski başkanı Petraeus'a ait... Silahlı Birlikler Komitesi'nde düzenlenen "Ulusal Güvenlik tehditleri" konulu oturumda kürsüye çıktı ve bunları söyledi. Hatta ses tonunu yükselterek "Amerikalılar şu anda var olan uluslararası düzeni kabul etmemeli" dedi. Bu haliyle devam ederse ÇÖKÜŞÜN geleceğini haykırdı.
Ardından ülkesinin dış politkasında dizginleri eline aldı. Zengin ailelerin "Yeni dünya düzeni" için kurduğu Bilderberg grubunun katılımcılarından. "Bu iş böyle gitmez" diyor... Yeni dünya düzeni istiyor. ABD başkanları Nixon ve Ford'un Dışişleri Bakanı Kissinger da küresel sermayenin bir numaralı doktrin adamı ve beynidir. 2015'e girerken kaleme aldığı "Dünya düzeni" adlı bir kitabı piyasaya sürüyor. "İslam, ortaya çıkışının ilk yüzyıllarında, hiç görülmemiş en adaletli ve güvenilir dünya düzenini kurdu." diyor. En adaletli ve güvenilir dünya düzenini Osmanlı'nın sağladığını söylüyor. Kapitalizmle birlikte Batı'nın öncülüğünde, yeni dünya düzenine ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. "Avrupa'nın geri kaldığını, bu nedenle Osmanlı'nın yerini ABD'nin aldığına" işaret ediyor.
Şimdi bir başka "Yeni dünya düzeni" kurulacağını anlatıyor. Rusya'nın eski gücünde olamayacağını, Çin'in yüzyıla damgasını vuracağını belirtiyor. "Yeni dünya düzeninin kurulmasında en önemli unsurlardan biri dünya devletlerinin yeni sistemi adaletli ve güvenilir bulmaları olacaktır" diyor. Ancak bugün baktığımızda adalet ve güven buhar olmuş durumda. ABD DIşişleri Bakanı Pompeo'nun yürüttüğü "Yeni düzen kurma" çalışmalarında adaletsizlik ve güvensizlik tavan yapmış durumda. ABD, sürekli imza attığı uluslararası anlaşmaları yırtıp atıyor.
Müttefiklerini devamlı satıyor. Hatta müttefiklerine saldıran teröristlerle bile ittifak yapıyor. Kissinger "Yeni düzen tek bir ülkenin çabaları ile kurulamaz. Hele küresel bir sistem kuracaksanız mutlaka devletlerin buna geniş katılımı olmak zorunda." diyor. ABD kendi içindeki paralel yapı çatışmalarından dolayı sürekli önüne gelen müttefikine saldırıyor. Başkan'ın danışmanlığını yapan Steve Bennon gibi bir adamı Avrupa'ya yerleştiriyor. Aşırı sağ partileri onun eliyle güçlendirmek için milyonlarca dolar harcıyor. Bu uğurda AB başkenti Brüksel'de AB karşıtı aşırı sağ partiler merkezi kuruyor. Bir Allah'ın kulu da çıkıp "Yahu Trump'ın danışmanı, Pentagon'un adamı Steve Bennon neden Avrupa'ya taşınıp aşırı sağ partileri örgütlüyor" diye sormuyor.
Avrupalılar, aşırı sağ partilerin koşar adım Steve Bennon'un kucağına oturmasını trene bakar gibi izliyorlar. Bir Amerikalı AB'yi parçalamak için Brüksel'de varını yoğunu ortaya koyuyor, İtalya'da faşistleri iktidara taşıyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerine giderken gerideki Fransız aşırı sağcı Le Pen'in grubunu birinci yapıyor. Dünya medyası uyutuyor.
ABD en büyük müttefikini Avrupa Birliği düşmanı faşistlerle parçalamak üzere. Merkel "ABD'ye güven kalmadı. Kendi başımızın çaresine bakmalıyız" diye bas bağırıyor. Macron ABD'ye sallıyor... Kissinger'in deyimiyle güvenirlilik olmadan ABD nasıl yeni dünya düzeni kuracak? İşte bu sorunun cevabı bulunamadığı için gizli bir 3.dünya savaşı yaşanıyor. O nedenle uzmanlar paralel yapıların çatıştığı ABD'de iç savaş çıkabileceğinden bahsediyor.
O yüzden Çin devlet başkan Ji Ping dün "Ekonomik küreselleşmenin derinleştiği bir dünyada, orman kanunlarının uygulanması ve kazananın her şeyi alması bir çıkmaz sokak anlamına gelecektir" diyor. Çıkmaz sokaktan kurtulmak için herkes dünyanın merkezi haline gelen Ankara'yı yanına almak amacıyla her yola başvuruyor. Yoksa Petraeus'un dediği gibi "ÇÖKÜŞ" onları bekliyor.