BBC Rize'ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın doğduğu yer Güneysu'ya kadar muhabir gönderiyor. İngiliz Devlet kanalı bununla yetinmiyor, İstanbul'da kahvehaneleri geziyor, referandum çalışması yapıyor. Bu da yetmiyor BBC'ye Türkiye'nin 7 bölgesinde "Evet- Hayır" araştırması yapıyor.
Satır aralarında sürekli "Hayır"ı körüklüyor. Peki yetiyor mu? Vallahi BBC de yetmiyor... Financial Times da gidiyor Almanya'da şehir şehir gezip, gurbetçilerimiz kime oy verdi araştırıyor.
Sürekli "Hayır" diyenlerle röportaj yapıp kendini rahatlatıyor. Çünkü bu rahatlamaya şiddetle ihtiyaçları var. Bazı göstergeler onlarda stress yapıyor. Amerika'da gölge CIA olarak bilinen Stratfor'a ABD'nin en büyük şirketlerinden 17'si başvuruyor. "Türkiye'de referandumdan ne çıkar" diye soruyor.
Gölge CIA, Türkiye yollarına düşüyor ve araştırmasını yapıp 17 şirkete "Evet çıkacak, ona göre pozisyon alın" diyor.
Amerika'daki ünlü finans kurumlarından Morgan Stanley önceki gün tüm müşterilerine ilan etti; "Türkiye'de evet çıkacak.
Referandumdan sonra dolar 3.50'ye düşecek. Türk lirası 2017'de güçlü olacak. " Rotschildler'in Türkiye düşmanı dergisi Economist sonunda pes etti ve geçtiğimiz Pazar günü "Maalesef Erdoğan zafere yakın" diye yazdı. İngiltere'deki son referandumda verilen oyları en iyi tahmin eden Londralı şirket Qriously de işi gücü bıraktı Türkiye'ye koştu. Haftalar süren bir anket çalışması için memleketimizi karış karış dolaşıp 7 bölgede kamp kurdu. Ve geçtiğimiz hafta referandum sonuçlarını açıkladı;
"Türkiye'de yüzde 61.4 evet çıkacak" Örnekler o kadar çok ki, yaz yaz bitmez.
İnanılmaz "Hayır" kampanyaları yapan, Erdoğan posterlerini güvenlik görevlilerini göndererek dükkanlardan indiren, yürüyüşler düzenleyip Türkiye Cumhurbaşkanı'na hakaretler ettiren, hatta şakağına silah dayalı posterleri parlamento binaları önüne astırıp polis tarafından korumaya alan BATI adeta Ankara'ya kilitlendi. Nedir bu Türkiye'deki referandum merakı? Nedir bu Ankara sevdası? Nedir bu Türk paranoyası? Hani hasta adamdık? E zaten bizi sevmezseniz...
Bırakın hasta kalalım işte... Size ne? Adamlar Türkiye'ye mesaj vermek için tüm AB liderlerini Vatikan'a gönderdi iyi mi? İçlerinde Katolik olmayan da var ama gittiler Papa'nın yanında poz verip topu birden bize "Hayt" dediler. Adamların geldiği noktaya, girdiği depresyona bak. Bugünkü Takvim'in manşeti "DELİRME" aşpamasına geçildiğinin en güzel belgesi. Fransa'da 11 Cumhurbaşkanı adayı da seçim kampanyalarında "Türkiye'ye saldırma"yı birinci ve vazgeçilmez sıraya aldı. Fransa'yı karış karış gezip seçmenlerine Türkiye'yi anlatacaklar, Ankara'ya saldıracaklar. Almanya'da hergün manşetlerde Türkiye, ekranlarda Erdoğan'a saldırı dinmek bilmiyor. Zannediyorsunuz ki Almanya'nın başka hiçbir derdi yok. Tıpkı Hollanda seçimlerinde olduğu gibi artık Fransa'nın da birinci gündem maddesi Türkiye olacak. Peki ama neden? Bu sorunun cevabı emekliye ayrılmak üzere olan Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın bir ay önceki açıklamasında satır aralarında yatıyor. Bakın ne demişti Hollande;
"Avrupa Ülkeleri ve Türkiye arasında bir gerilim söz konusu. Bizim Avrupa'ya ve Türkiye'ye ihtiyacımız var." demişti.
Öncelikle "Avrupa'ya ihtiyacımız var" sözünü açalım. Avrupa dağılmak üzere olduğu için "Aman dağıtmayalım" diyor Hollande. Hemen arkasından da "Türkiye'ye ihtiyacımız var" diye ekliyor. Evet, AB'nin dağılmaması için Türkiye'ye ihtiyacı tavan yapmış durumda. Ancak bunun yolu tıpkı geçmişte olduğu gibi Batı'dan gelen en küçük isteğe bile "Emredersiniz" diyenlerin yönettiği bir ANKARA'ya sahip olmaktan geçiyor. Bugün Ankara Batı'ya kafa tutuyor, Türkiye Avrupa'nın iki katı büyüyor. Ve dahası bugün Ortadoğu ve Afrika'dan kovulma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Avrupa'da ekonomik geleceğin kara kabusları yaşanıyor.
Gitmek ve sömürmek istedikleri bölgelere tek geçiş yolu Türkiye... Ancak o geçiş yolu artık "Burası sizin yol geçen hanınız değil. Bağımsız bir ülke" diyerek rest çekiyor. "Bundan sonra koalisyonlar tamamen bitecek, görmeye alıştığınız zayıf Türkiye tamamen tarihe karışacak" mesajının onaylanmış bir realite olarak karşılarına çıkacağı 16 Nisan Referandumu o yüzden kendi ülkelerinde yapılıyormuş gibi onları ilgilendiriyor. CIA Avrupa direktörlerinin, AB büyükelçilerinin ve memurlarının yönettiği ESKİ TÜRKİYE günleri çoktan bitti. 16 Nisan Yeni Türkiye'nin ve ESKİYEN BATI'nın dünyaya ilan günü olacak.