Özel hayat denen bir şey var" diyerek…
Lig TV'de Fenerbahçe maçını izliyorum.
Golden sonra tribünde genç bir kız ile erkek ekrana geliyor.
Kız çok mutlu aşkıyla maç izlediği için. Erkek yanağından öpüyor onu.
Sevgililer Günü'nde maça gelmişler.
Bir süre sonra o çift tekrar ekrana getiriliyor.
Telefonları çalıyor o anda. Belli ki yakınları arıyor. "Oğlum kızı öperken göründün" diyor sanırım.
Erkeğin yüzü asılıyor, kız gergin gergin bir şeyler diyor.
Maçtan sonra Şansal Büyüka'nın karşısında Mustafa Denizli ve Marcus Merk var.
Ancak ağır bir konuğu daha var.
Onun adı Beyaz… Mustafa Hoca ve Marcus Merk pozisyonları yorumluyor.
Görüntü tekrarı yaptırıyor.
Beyaz arada bir aralarına girip espri patlatıyor.
Ancak yayının ortalarında ağırlığını koyuyor programa. "Bir görüntü vardı az önce bence bu programda yayınlanmamalıydı" diyor…
"Sevgililer Günü'nde bize gelen yok ama kardeşimiz ne güzel sevgilisini maça götürmüş. Öpüyor hani. O görüntülerden bahsediyorum" diye ekliyor.
O anda tekrar ekrana geliyor delikanlının kızı öpme görüntüleri.
Beyaz "Yahu gelmemesi lazımdı ekrana diyorum yine geliyor. Özel hayat bu özel" diye çıkışıyor. "Bak bak yandı kız. Şimdi eve gidecek belki de haberi olmayan babası sert yapacak.
Sevenler ayrılacak yayınlandığı için" diyor.
Hatta daha da ileri gidip kızın konuşmasını dudak okuyarak çözmeye çalışıyor, "Kız yandık diyor burada. Bana öyle geldi" iddiasında bulunuyor.
Konuğun Beyaz gibi kaliteli bir şovmen olursa program işte böyle zıplar gider.
Staddaki pozisyonlardan tribündeki pozisyonlara geçebilen detaycı bir yorumcu…
Beyaz'ı al Can Ataklı ile Rasim Ozan Kütahyalı'nın arasına koy kimbilir ne muziplikler yakalayıp deşifre edecek.
Keşke gerilim ve kavgaların ayyuka çıktığı programlara da katılsa Beyaz.
* * *
ONUN ADI TARSUS MERT
Cumartesi günü Şansal Büyüka Maraton programında kükrüyor, hakemleri yerden yere vuran kulüp yöneticilerini şöyle eleştiriyordu; "Yabancı hakem istiyor bazı yöneticiler. O zaman yabancı yöneticiler getirelim, bu ekranları da yabancı yorumculara açalım. Bu işin sonu var mı?" dedi.
Sonra duraksadı nedense…
Pazar ve pazartesi akşamı programda aynı stüdyoda yanında Alman hakem-yorumcu Marcus Merk vardı.
Ama sanırım Marcus yabancı değildi.
Artık bizdendi…
Bizim Merk'ti…
Tarsus Mert gibi bir şeydi herhalde…
* * *
ONUN ADI KEMAL
Kemal Kılıçdaroğlu "21. Yüzyılda darbe mi olur kardeşim" diyor…
Ne de güzel söylüyor…
21.yüzyılda "Ordu göreve" pankartları altında yürüyen CHP'lileri toplasa…
"Ordu kağıttan kaplanmış" diyen Süheyl Batum'u da en öne oturtsa…
Onlara anlatsa bu güzel cümlesinin açılımı…
Rehabilite etse o partili arkadaşlarını…
İşe oradan başlasa…
Daha güzel olmaz mı ?
Onun adı Kemal…
Bence yapar…