1. Hocam Cumhurbaşkanımızı o kadar yoğun programı içinde bu yayına nasıl ikna ettiniz… Sizin açınızdan program nasıl geçti? Yayın öncesi ve sonrası neler yaşandı?
Bir hafta önce kendisiyle telefonla konuşurken, "Sayın Cumhurbaşkanımız sizinle bir spor programı yapabilir miyiz" diye sordum. "Çok mutlu olurum" yanıtını verdi. "Önümüzdeki hafta meteorolojiye de bakalım, hafta içi çok yoğunum ama hafta sonu İstanbul'da olacağım. Bir statta buluşur konuşuruz" diye ekledi. Yer ve saat çekimden bir gün önce belli oldu. Sağ olsunlar görüş almak istediğimiz eski futbolcu arkadaşları, kulüp başkanları, antrenörler, 24 saat içinde düşüncelerini bizimle paylaştılar. NTV Spor ekibi yoğun bir çalışma ile ilk kez bir spor programına katılan Sayın Cumhurbaşkanımıza yakışır bir program olması için hazırlıklarını yaptı. Program bizim için çok kolay oldu. Çünkü karşımızda bizim kadar futbolu ve sporu bilen her şeyden önce bir sporcu vardı. Hatta yayından önce kendisine tekrar "Çok yorgunsanız dinlenmek isterseniz erteleyebiliriz" dedim. "Pazar günü İstanbul'da Soçi öncesi Başbakanımız, Genelkurmay Başkanımız'la toplantılarım var. Daha yoğun olacağım, verdiğimiz sözü tutalım biz, programı yapalım" dedi.
PROGRAMI AİLESİYLE BİRLİKTE SEYRETMİŞ
Program sonrası olağanüstü bir geri dönüş oldu. Türkiye'nin her yerinden olumlu eleştiriler aldık. Program bant çekim olduğu için Cumhurbaşkanımız da ailecek izlemişler. O kadar yoğun ki bugün (dün) Soçi'ye gitti sonrasında Kuveyt, Katar. Bu ülkenin geleceği için sürekli görüşmeler içinde olan, ABD ve Batı ile stresli dönemler yaşarken, aile, spor ve arkadaşlığın hayatında en önemli değerler olduğunu bir kez daha gördük. Kendisini tanıdığım kadarıyla programda görülenler ve anlatılanlar sadece 10'da biri değil. Cumhurbaşkanımız sadece sporda değil sanatta da aynı şekilde herkese kapısı açık olan bir insan. Programda Sayın Cumhurbaşkanımız çok rahattı ve o rahatlığı bize de verdi. Doğal olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bir numarası olan bir büyüğümüz karşısında olmak bizim için kolay bir iş değildi. Yayına girerken, saygıda kusur etmemek için ceketlerimizi iliklemeyi de ihmal etmedik. Tam yayın başlarken "Murat (Kosova), Rıdvan Hoca açın düğmeleri rahat rahat oturalım" dedi. Bu yaklaşımı bile bizi çok rahatlattı. Bir spor büyüğü olarak, ülkeyi yöneten bir numaralı insan olarak da net mesajlar verdi.
TORUNUNUN SESİNİ DUYUNCA DAYANAMADI
Program öncesinde Başakşehir Stadı'nı gezdik. Aziz bey (Yıldırım), Göksel bey (Gümüşdağ) ve Belediye başkanımız (Mevlüt Uysal) oradaydı. Sahanın ortasında sohbet ettik. Başakşehir Stadı'ndaki her dine uygun ibadet yerleri çok hoşuna gitti. Sonra güzel bir yayın oldu. Benim için yaşanan en enteresan olaya gelecek olursak ki Cumhurbaşkanımızın duygularını anlatması açısından önemliydi. Gerçi ailesiyle ilgili bir şey anlatacağım izin almadan ama beni affetsin kendisi. Yayın bitti, odaya geçtik, üzerini değiştiriyordu ki kızı Sümeyye hanım aradı, "Baba çok özledik yemeğe bekliyoruz" dedi. Aslında yayın sonrası için Göksel bey de bir yemek organ-i zasyonu hazırlamıştı. Oradaki dostlarla yemek yiyecektik. Kızına da "Buradaki arkadaşlar, dostlarla yiyeceğiz" dedi ama o sırada telefonda bir bebek sesi duyuldu. Kızı "Torunun seni çok özledi" dedi. Cumhurbaşkanımız hem bizi kırmak istemiyor ama aklı da orada kaldı. Sonrasında orada oturanlara "Kusura bakmayın" diyerek kalktı. "Cumhurbaşkanım torun kaç yaşında" diye sorunca "Ne yaşı daha 3 aylık. Sesini bana duyuruyorlar ki hayır diyemeyip gideyim" dedi. İşte Cumhurbaşkanımız böyle hasas bir insan.