Genel Yayın Yönetmenimiz Ergün Diler, ANA uçağında Başbakan Erdoğan'la görüştü.
İşte o görüşmenin detayları:
Bunların hepsinin delilleri ağır ağır ortaya çıkıyor. 30 Mart'ta yerel seçimlerde, milletimiz inşallah yine tezgahları bozacak. Daha önce de ifade ettim. Vatandaşlarımız rahat olsun, 30 Mart'tan sonra gerçekler çok daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Gereken neyse hepsi yapılacak...
Onların tabii hedefi o. Şu anda üç partinin kıymeti harbiyesi var onlara göre; CHP, MHP, BDP.
Yoksa onlar için Büyük Birlik Partisi'nin hiçbir kıymeti harbiyesi yok. BBP'ye değil de adaya destek verme eğilimi var, bazı belde, ilçe vs.ler olursa onları desteklemek durumları var. "AK Parti olmasın da kim olursa olsun." Hedefleri bu.
Bunların abartıldığı gibi büyük bir potansiyelleri yok.
2015 seçimlerine daha var. Şu an için öncelikli hedef 30 Mart. Ardından da tabii ki Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi. Evet, tabanda 3 dönem meselesi ile ilgili ciddi bir talep var. Dikkat ederseniz, muhalefet bir iddia ortaya koyamıyor. Aynı laflar, proje yok, fikir yok.
Partiler taban kaybına başlayacağı gibi Pensilvanya da taban kaybedecek. Oraya gönül verenler de aldatıldıklarını çok daha iyi anlayacaklar. "Tüm Türkiye'nin gördüğü gerçeği biz görememişiz" diyecekler. Bakın, bunların para kaynakları artık ciddi manada darbe almaya başladı, bu devam edecek. Uluslararası alanda da konumları zayıflamaya başladı. Tam bu yaşananların ardından hangi devlet başkanı bunlar için refere olmamızı isteyebilecek?
Kendilerine göre başka beklentiler içinde olanlar var elbet. Ama Türkiye bir Ukrayna değil. Bir Suriye, Libya, Tunus değil. Bizim ekonomideki duruşumuz, demokrasi konusundaki kararlılığımız, önümüzdeki süreçte de inşallah devam edecek.
Burada paralel yapı malûm hedeflerini Balyoz'da da Ergenekon'da da ortaya koydu.
Gerek Balyoz'da gerekse Ergenekon'da paralel yapının ne olduğu şimdi daha iyi anlaşıldı.
Bu bir tahliye, ama bir beraat değil. Yargılama süreci devam edecek. Ergenekon'da yedi ay oldu, hala gerekçeli karar açıklanamadı. Bütün bunlara rağmen AK Parti bir şeyi başardı.
Anayasa ile ilgili yaptığımız referandumda eğer biz bireysel başvuru hakkını getirmiş olmasaydık, Anayasa Mahkemesi'nden çıkan bu kararlar çıkabilecek miydi? Ve Anayasa Mahkemesi bu kararı verince yerel mahkemeler aynı istikamette karar vermek zorunda kaldılar.
Türkiye'de siyasi partiler kendi görüşleri etrafında çetin mücadeleler vermişlerdir ama.
Türkiye'yi dışarıdan yönlendirmeye veya ulusal güvenliğimizi tehdit eden mekanizmaları oluşturmak suretiyle siyasi partilerle işbirliğine girmeye çalışanlar bugüne kadar olmadı. Şimdi Türkiye'de fitnenin bir fesadın üremesine yol açan ve milleti bölmeye parçalamaya yönelen bir girişim var. Bunlar şimdi kendi kutsallarını da yok farz ediyorlar. Bir de yalan var, takiyye var, iftira var.
Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleri ile malûm zatın hiçbir birliktelikleri yok.
Biz iyi niyetimizin kurbanı olduk. Müslüman iyi niyetle mükelleftir. Büyüğümüzdür, Belediye Başkanlığım döneminden tanırım kendisini, Altunizade'de görüşmelerimiz olmuştu. Bunlar, aniden değişiverdiler. Ya o günkü karar doğru bugünkü yanlış, ya bugünkü karar doğru o günkü yanlış. Çünkü AK Parti olarak hep aynı yerdeyiz. Tablo ortada.
Görünen o ki mesele bir yere dayanıyor: Dershaneler. Çünkü burada korkunç bir rant var.
Dershaneler, okullar, yurt dışı okullar, buralarda büyük bir rant var. Artık bu su yüzüne çıkıyor.
Söyledikleri gibi öyle bedava çalışmaları da yok...