"Komik adamdan sonra dram oynamak zorlayıcı bir sınav oldu"

Daha çok komedi projelerinde rol alan Uraz Kaygılaroğlu, atv’nin yeni dizisi ‘Masum Değiliz’de hayatları kabusa dönen gençlerden birini oynuyor. Genç oyuncu “Uzun süre komik adamı oynayınca, ‘İzleyici beni dramda kabul eder mi?’ korkusu yaşadım. Bu benim için zorlayıcı bir sınav oldu” dedi.

Giriş Tarihi 01 Nisan 2018, 00:00 Güncelleme 01 Nisan 2018, 17:06
Komik adamdan sonra dram oynamak zorlayıcı bir sınav oldu

İÇİNDEKİLER



Sinema ve televizyonda daha çok komedi ağırlıklı projelerde izlemeye alıştığımız başarılı oyuncu Uraz Kaygılaroğlu, atv'nin yeni drama dizisi 'Masum Değiliz'in ilk bölümüyle dün gece izleyiciyle buluştu. Oyuncuyla Bağdat Caddesi'ndeki Snob Street Food isimli restoranında buluştuk...

'Masum Değiliz'de ne anlatıyorsunuz?

Üç yakın lise arkadaşının hikayesini anlatıyoruz. Her biri kariyerlerinde doğru yere geldikten sonra, her şeyin yolunda gittiğini düşündükleri bir zamanda bir hata yüzünden her şeylerini kaybetme noktasına geliyor. Ya bütün hayatları kararacak ya da bu hatayı bir sır olarak kabul edip örtbas edecekler. Maalesef ki örtbas etmeyi seçiyorlar. Seyirci, bu sırla yaşamanın zorluklarını izleyecek. Bu üç arkadaşın biri soğukkanlı, biri daha vicdanlı, biri de daha korkak... Ben vicdanlı ve dürüst olanı oynuyorum.



SENARİSTLER ŞİŞMANLARA AŞK YAZMIYOR

Kendi başınıza böyle bir olay gelse itiraf eder misiniz, yoksa susar mısınız?

Ben itirafçı olurdum. Evet, her şeyim yok olur ama o yükle yaşayamam.

Komedi ağırlıklı bir kariyerden sonra dramada oynamak nasıl bir deneyim?

Uzun süre komik adamı oynayınca, 'Acaba izleyici beni dramada kabullenir mi?' diye bir korkuya düşüyorsun ve bu da benim için zorlayıcı bir sınav oluyor. Hep aynı tarz işler yapmak biraz kolaya kaçmak gibi geliyor.



Reklamcılık bölümünden mezun olup da oyunculuk yapma fikri nereden çıktı?

Hep oyunculuk yapmak istedim ama annem istemedi, "Oğlum bir mesleğin olsun, her ay maaşın düzenli yatsın" dedi. Babamı küçük yaşta kaybettiğim için annemle beraber büyüdük. Böyle bir durumda annene ihanet edemiyorsun. Anneme "Diplomamı senin için alacağım ama bu işi yapmayacağım" dedim. Okul bittiğinde oyunculuğu denemeye başladım.



"Kilolu insanlardan başrol olmaz" demiş ve 60 kilo vermişsiniz. Her konuda bu kadar hırslı mısınız?

Mecbursun savaşmaya çünkü herkes artık bu işi yapmak istiyor. Bir dönem ya popçu, ya topçu olmak isterlerdi, şimdi herkes oyunculuk peşinde. Kimisi para, kimisi ün, kimisi gerçekten sevdiği için istiyor. Büyük bir yarış var çünkü her gün yeni biri geliyor. Yapabildiklerin değil, nasıl göründüğünle daha çok ilgileniyorlar. Annem sağlıktan dolayı zayıflamam için baskı kurmuştu, benim kendi motivasyonum sağlıktan çok işle ilgiliydi.



Fit olup beğenilmek miydi istediğiniz?

Beğenilmek değil, istediğim rolleri oynayabilmekti. Şişman rolü her dizide yok ve zayıflara çeşit daha çok; yanda küçük bir rol oynarım, belki büyük bir rol gelir diye yelpazen genişliyor. Senaristler şişmanlara aşk yazmıyor; hep komik, düşen kalkan, yemek yiyen tipleri oynuyorsun. 'Daha çok şey yapabilirim' düşüncesiyle bunu kırmak istedim. Oyunculuk ile şöhret ayrı şeyler, ben oyunculuğu seviyorum. Oyunculuk ömürlük bir meslek, bunun emekliliği yok; yarışım kendimle.



Kilo almaktan korkuyor musunuz?

Deli gibi korkuyorum. O yüzden spor yapmaya, yediklerime dikkat etmeye, çok su içmeye, bir yerden bir yere yürüyerek gidip gelmeye çalışıyorum. Hep çok iyi göründüğünü ve bu özgüvende olduğunu düşün; belki daha sert, daha agresif, üstten bakan birine dönüşebilirdim ama kilolu günlerimden unutmadığım şeyler var; o da daha mütevazı kılıyor.



Bağdat Caddesi'nde de bir restoran açtınız. Şimdi sıra rakipleri şişmanlatmakta mı?

İyi fikir. (Gülüyor) Aslında ben hâlâ yemeğe düşkünüm ama bir şeyden beş tane yemiyorum. Bütün ailem; annem, teyzem, anneannem çok iyi yemek yapar. Bu kadar iyi yemek yapan insanların elinde büyüyünce yemek konusunda biraz bilirkişiliğim oluyor. O yüzden açtığım yerde de yediğim şeylerin özel olmasına özen gösteriyorum. Şimdi İstanbul'un Avrupa yakasında da açacağız, sonrası için de Amsterdam, Londra ve Viyana'dan yer bakmaya başladık.



31 YAŞINDAYIM AMA 40'INDA GİBİ HİSSEDİYORUM

Genç yaşta Melis İşiten'le evlendiniz, baba oldunuz. Evliliği tavsiye eder misiniz?

Herkese etmiyorum çünkü herkes evliliği sürdürmeyi beceremiyor. Evlilik kolay bir şey değil.



Çok ortalıkta görünmüyorsunuz. Evlilik mi insanı yavaşlatıyor?

Bu tempoda çalışınca gücün kalmıyor. 31 yaşındayım ama üzerimde 40 yaşındaymışım gibi bir ağırlık var. Evcimen bir tipim. Bağdat Caddesi'nde doğup büyüdüm, hâlâ burada yaşıyorum. Annem ve kayınpederim yan sokağımda, kayınvalidem üst katımda, arkadaşlarım da hep bu civarda. Arkadaşlarımla karton bardakta kahve alıp ileri geri yürüyüp eve dönüyoruz. Benim gece hayatım budur.