İnsanı insan yapan niteliklerin en önemlilerinden biri olan dinlemek, nezaketin de vazgeçilmez şartlarındandır. Duymak, dinlemek midir? Şüphesiz ki hayır. Dinlemek aklın ve gönlün kulaklara iştirak etmesidir. Dinlediği halde anlamaya çalışmayan bir muhatap, konuşan kişi için talihsizliktir. İki dost arasındaki ilişkiye dikkat ederseniz çok konuşanın değil, çok dinleyenin o dostluktan nasibinin daha fazla olduğunu farkedersiniz. Güzel konuşan kimseler aynı zamanda dinlemesini de bilenlerdir. Bakara suresinin sonunda yer alan "semi'nâ ve eta'nâ" (işittik ve itaat ettik) ifadesinden anlıyoruz ki kulluğun ve itaatin öncesinde dinlemek vardır. Söz söylemenin adabı olduğu gibi, dinlemenin de adabı vardır. Dinlemeyi bilmek bir sanattır. Pek çok kimse dinlemek yerine, sıra kendisine geldiğinde ne söyleyeceğinin provasını yapar zihninde… Dinleme ahlakı kişinin, genel saygı anlayışıyla alakalıdır. Bir insan başkalarına, hatta bütün canlılara ve tabiata ne kadar saygılıysa, o oranda dinleme edebine sahip demektir. Gıybete, gizli konuşmalara kulak kabartanların hikmetli sözleri dinlemeye mecali kalmaz... Konuşma hakkını bir defa ele geçiren bir kimse, bir daha bırakmama gibi bir davranışa kalkışmamalı, başkalarının da konuşma hakkı bulunduğunu düşünmeli, az ve öz konuşmalıdır. Zira insanlar hiç kimseyi uzun uzadıya dinleme zahmetine katlanmak zorunda değildir.
GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN