
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu, Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerine yönelik suikast planlarının olduğu" iddiasına ilişkin, "Türkiye'ye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette, ödemeye mahkum olurlar." dedi.
Erdoğan, Katar programı sonrası yurda dönerken, uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
"Aziz kardeşim" diye nitelendirdiği Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'nin daveti kapsamında geldiği Doha'da düzenlenen Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komitesi'nin dokuzuncu toplantısının başarıyla tamamlandığını bildiren Erdoğan, dönem başkanı Katar'ın onur konuğu olarak Körfez İşbirliği Konseyi 44. Zirvesi'ne katıldığını belirtti.
Görüşmeler çerçevesinde Türkiye ve Katar arasındaki ikili ilişkileri tüm boyutlarıyla gözden geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Katar ile ticaret hacmimiz yüzde 14'ün üzerinde bir artışla 2 milyar doları aştı. Katar ile ticaretimizin ve yatırımlarımızın daha da artırılması konusunda mutabık kaldık." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, muhtelif alanlarda 12 yeni anlaşma imzalandığını, böylece Yüksek Stratejik Komite mekanizması kapsamında son 9 yılda imzalanan belge sayısının 100'ü geçtiğini anımsatarak, toplantılarda bölgedeki gelişmeleri de ele aldıklarını aktardı.
Görüşmelerin ana noktasını iki aydır İsrail'in zulmüne maruz kalan Filistinlilerin durumunun oluşturduğunu dile getiren Erdoğan, "Ateşkesin acilen ve kalıcı olarak tesisi, Gazze'ye insani yardımların kesintisiz akışının sağlanması, iki devletli çözüm ekseninde barışın temini için atacağımız adımları etraflıca görüştük. Kardeşim Şeyh Temim ile bu konudaki yakın işbirliğimizi ve ortak ilişkilerimizi sürdürme konusunda hemfikiriz." değerlendirmesinde bulundu.
Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi'nde ise hem 6 üye ülkeyle hem de konseyle olan ilişkilerin ileriye taşınmasına yönelik iradeyi teyit ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Konsey üyesi ülkelerle ticaretimiz son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla artışla toplam 23 milyar dolara yükseldi. Ticaretimizdeki artış trendi inşallah devam eder. Filistinli kardeşlerimizin yaralarının sarılması ve 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulması amacıyla Körfez ülkeleriyle diyaloğumuzu güçlendireceğiz." ifadesini kullandı.
"DESTEKLERİ OLMASAYDI BÖYLESİ BİR TABLOYLA KARŞI KARŞIYA OLMAZDIK"
Gazze'de yaşanan insanlık trajedisinin ne zaman sona ereceği ve ABD'nin,İsrail-Filistin sorununun çözümüne yönelik kafasındaki planının sorulması üzerine Erdoğan, "İsrail'e yönelik, başta ABD olmak üzere tüm Batılı ülkelerin destekleri olmasaydı, şu anda bölgemizde böylesi bir tabloyla karşı karşıya olmazdık. Bu ülkelerin gerek nakdi, gerek silah, mühimmat, araç gereç gibi ayni ve parasal olarak sınırsız destekleri, ciddi manada Batı'nın şımarık çocuğu İsrail'i bu noktalara taşıdı" yanıtını verdi.
Erdoğan, yaşananların, İsrail ile ilişkileri farklı konumdaki ülkelerin olumsuz bakışını, çok daha tahrik edici nitelikte olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Failin kimliğine göre hareket eden küresel sistemin ayarı bozulmuştur. Bu bozuk ayarla neyi nasıl düzelteceksiniz? Özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu şu anda iflas ile baş başa kalmış bir durumdadır. Her an iflas bayrağını çekebilir. Sadece Netanyahu'nun değil, beraberindeki kadronun da zulümlerine göz yuman bir Batı var. Neyse ki 7 Ekim'den bugüne Batı'nın İsrail'e bakışı ciddi manada değişmiştir. İnanıyorum ki çok fazla da sürmeyecek, kısa bir zaman içerisinde özellikle Gazze'ye yönelik, İsrail'in bu zalimce tavırları, kendisini iflas ile karşı karşıya getirecektir."
Gazze saldırıları öncesi İsrail'de, Başbakan Binyamin Netanyahu hakkında bir yargılama sürecinin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "İşgal kuvvetleri ile işbirliği halindeki İsrail yargısı onunla ilgili menfi bir karar vermekten şu anda imtina ediyor. Öyle ya da böyle bu kararı vermenin arifesinde olduklarına inanıyorum. Diğer yandan bizler de Netanyahu ve suç ortaklarının uluslararası zeminde yargılanması için dünyanın değişik yerlerinden 3 bin civarında avukatla, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurduk. Gazze'deki savaş suçlarını, mahkemenin gündemine taşıdık ve bunun takipçisi olacağız." görüşünü paylaştı.
Başkan Erdoğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne İsrail aleyhine başvuru yapan başka ülkelerin de olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkelerin, bu dik duruşunun yanında da Filistinlilerle dayanışma içerisinde olan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Londra'nın caddelerinde, New York'ta, Beyaz Saray'ın önünde, Paris'te, Belçika'da, Hollanda'da dünyanın birçok yerinde yükselen bu sesler, Filistin'deki zulüm bitene ve suçlulardan hesap sorulana dek dinmeyecek. Gazze'deki tarifsiz zulüm karşısında tüm vicdan sahipleri gibi bizim de ciğerimiz yanıyor. İnsanlıktan nasibini almamış İsrail yönetimi, Gazze'de 16-17 bin Filistinliyi öldürecek, bunlara yemek, su, ilaç ulaşmasını engelleyecek, yaralıların hastanelere taşınmasının önüne geçecek ve vicdan sahibi insanlar bunun karşısında durmayacak öyle mi? Böylesi bir tavır, vicdansızlık ve insafsızlık olur ki buna asla biz 'eyvallah' edemeyiz."
"YENİ YOL HARİTALARIMIZI OLUŞTURDUK"
Türkiye'nin, Orta Doğu'da kalıcı barış için garantörlükten, Barış Konferansı'na kadar ortaya koyduğu somut önerileri hatırlatılarak Katar'daki görüşmelerde kalıcı barış ve ateşkesin yol haritasına yönelik nelerin ele alındığının sorulması üzerine Erdoğan, Katar'ın tüm bu sürece bakış açısının, Türkiye ile örtüştüğünü vurguladı.
Bundan sonraki süreçte de kendisinin, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ve ilgili kurumların irtibat halinde olacağını aktaran Erdoğan, "Barışa ulaşmasını hedeflediğimiz bu süreci birlikte işletecek, adımları yine birlikte atacağız. Çünkü bundan sonraki aşama 'Kendi başına bırakalım, yürüsün' diyeceğimiz bir süreç değil. Ortada İsrail'in acımasız saldırılarıyla yerle yeksan olmuş bir Gazze var." sözlerini sarf etti.
Ateşkesin sağlanması ve yaralıların Gazze'den tahliyesini öncelikli konular olarak nitelendiren Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Gazze'deki sivil halkın içerisinde kanser hastaları da bulunuyor. Bir kısmını ülkemize tedavilerini yapmak üzere getirdik. Bir de Gazze'nin yeniden inşası ve imarı konusu var. Bu konuda da gerekeni yine hep birlikte, inşallah gücümüz neye yetiyorsa yapacağız. Yeniden inşa ve imara başlayacağız. Katar bu konuda Türkiye ile aynı istikamette yürümeye kararlı. Biz, garantörlüğe de bu konferansa ev sahipliği yapmaya da hazırız. Yeter ki barışı gerçekten istesinler. Biz, sürekli 'barış' diyoruz, 'hukuk, adalet' diyoruz. Bunları öylesine söylemiyor, dünyanın büyük bir felakete sürüklenmemesi için bu kavramların ayakta kalmasına ihtiyaç olduğunu bilerek ifade ediyoruz. Gözleri olup zulmü görmeyenlere, kulakları olup gerçeği işitmeyenlere, dilleri olup hakikati söylemeyenlere 'Görün, duyun, gerçeği artık söyleyin' diyoruz. İnsanlık onurunun kurtuluş reçetesini sunuyoruz aslında. Biz yılmayacağız, usanmayacağız, yorulmadan hakkı ve hakikati anlatacağız. 'Denedik olmadı' deme lüksümüz yok. Barış için çabalamaya devam edeceğiz. Yeni yol haritalarımızı oluşturduk. Hem Gazze'deki zulmü, hem Filistin'in yıllardır yaşadığı dramı, hem de kalıcı barış için çözümlerimizi ifade edeceğiz."
GAZZE'YE "TAMPON BÖLGE" İDDİASI
İsrail'in Gazze'de 40 kilometre uzunluk, 12 kilometre genişliğe sahip bir tampon bölge oluşturacağı iddialarının hatırlatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bu planın tartışılmasını bile tüm Filistinli kardeşlerime saygısızlık olarak görürüm. Bu, bizim açımızdan tartışılacak, düşünülecek ve üzerinde konuşulacak bir plan değil." dedi.
Başkan Erdoğan, İsrail'in 1947'de uygulamaya başladığı Filistin topraklarını işgal planının, yıllar içerisinde Filistin'i ve Gazze'yi bu duruma getirdiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Şimdi ise İsrail, Filistin'de kalan bir avuç toprağı tamamen alarak, buraları da işgal etme niyetinde. Buna olumlu bakmak, olumlu yaklaşmak asla mümkün değil. Çünkü bu topraklar Filistinlilerindir. Gazze'de ne olacağına, orayı kimin yöneteceğine Filistin halkı karar verir. Onların kararının üzerinde bir karar verici tanımıyoruz. İsrail'in yapacağı en iyi şey, 1967 sınırlarında bağımsız ve coğrafi bütünlüğü olan Filistin Devleti'nin kurulmasını kabul etmek ve işgal altında tuttuğu Filistin topraklarını mülkün sahibine iade etmektir. İsrail, dünyaya 'yerleşimci' diye pazarladıkları teröristleri o evlerden, o arazilerden çıkartmalı ve Filistinlilerle barış içinde bir geleceği nasıl inşa edebileceklerini düşünmelidir. Bu sürecin galibi de ben inanıyorum ki Filistinliler olacaktır. İki de bir bunlar yatıyor, kalkıyor 'Hamas' aşağıya, 'Hamas' yukarı diyor. Hamas her şeyden önce bir direniş örgütüdür. Hamas, Filistin'de yapılan seçimlerden zaferle çıkmış bir siyasi harekettir."
Erdoğan, 21 sene önce ABD'de bir grupla yaptığı toplantıda da bu soruyu sorduklarını anımsatarak, "Ben orada da söyledim, Hamas, 1947'de toprakları ellerinden alınmış bir siyasi harekettir. Bu siyasi hareket neticede Filistin'de seçim kazanmış bir partidir. Hamas bugün de kendi topraklarını korumanın gayreti içerisindedir. İsrail, Gazze'yi yıllarca açık hava hapishanesine çevirmiş, su, yiyecek, giyecek, elektrik kısıtlamalarına tabi tutarak, kendince terbiye etmeye kalkışmıştır. Gazze'deki Filistinliler bu kadar süre içerisinde yılmadı, İsrail amacına ulaşamadı ve inanıyorum şimdi de başaramayacak." ifadesini kullandı.