"Dua eden devletten 150 yıldır rahatsızlar, hep aynı kafa, aynı öfke!" Yetersiz laikler neye güveniyor?

Ülkede kendisini laik ve seküler addeden yetersiz ve azınlık bir dar kesim bulunuyor. Bu dar kadronun en büyük yanılgısı ise halâ devletin sahipleri olduklarını düşünüyor olmaları. Yargıtay Yeni Hizmet Binası açılışında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında ellerini açıp dua etmesi eski Türkiye'nin laik figürlerini rahatsız etti. İsmail Saymaz, Ayşenur Arslan, Merdan Yanardağ ve fondaş medya dua eden devlet büyüklerine kifayetsiz ve sapkın bir dille saldırdı. Sabah gazetesinin yazarı Haşmet Babaoğlu bugünkü yazısında azgın azınlığın hakaretleri savurma rahatlıklarının sebebinin sinsi bir plana güvendiklerinden kaynaklandığını açıkladı. Haberin detayları...

Giriş Tarihi 03 Eylül 2021, 09:30 Güncelleme 03 Eylül 2021, 09:52
Dua eden devletten 150 yıldır rahatsızlar, hep aynı kafa, aynı öfke! Yetersiz laikler neye güveniyor?

İÇİNDEKİLER

Türkiye'de İslam'dan rahatsız olan ve kendisini halâ devletin sahibi hisseden dar bir kesim bulunuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı halk nezdinde itibarsızlaştırmaya yönelik her gün sürdürülen yalan haber furyasını da dikkate alırsak bu azgın azınlık denen İslam düşmanları dur duraksız saldırmaya çalışıyor.

Başta Halk TV'den Ayşenur Arslan olmak üzere Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Cumhuriyet, Birgün ve T24, Yargıtay Yeni Hizmet Binası ve 2021-2022 Adli Yıl Açılış Töreni'nde Başkan Erdoğan ile birlikte Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın ellerini semaya kaldırarak dua etmesine nefret kustu.

Seküler ve laik kanaat önderlerinin İslam'a ve onu yaşayanlara saldırırken Batı'lı güçlere güvendiklerini belirten Sabah gazetesinin yazarı Haşmet Babaoğlu, bugünkü "Proje bu kez global" başlıklı yazısında söz konusu hakaretleri değerlendirdi:

"Yargıtay'ın yeni binasında adli yıl başlangıcında dua için eller semaya açılınca hop oturup hop kalkanları gördünüz...

Yargıtay Başkanı'nın cübbesiyle dua ettiği görüntüyle "hasta" olanları sosyal medyadan takip ettiniz...

Ve muhtemelen içinizden dediniz ki...

"Dua eden devletten 150 yıldır rahatsızlar, hep aynı kafa, aynı öfke!"

Belki...

"Bu nasıl bir din düşmanlığıdır ki, laiklik örtüsünün arkasına saklanmaktan usanmıyor!" diye bir süre söylenip durdunuz.

Haklısınız!

Lakin kullandıkları dil eski de olsa...

Bu homurdanmaların güncel bir proje yanı olduğunu ve arkasına global rüzgârı da almaya çalıştığını bilmeliyiz.

Dua fotoğrafına muhalif medyanın pek namlı temsilcilerinin gösterdiği tepkilerdeki işaretlere dikkatle bakın...

Biri hemen lafının arasına Afganistan'ı karıştırıyor.

Öteki "Böyle bir Türkiye yok, böyle bir dünya yok" diyor.

Afganistan'la Türkiye'yi aynı çizgiye yerleştirmeye kalkışacak kadar pervasız bu dilin ardında (birkaç kez burada ayak seslerini yazdığım) "global 28 Şubat" hazırlıklarına selam çakılıyor.

Köşem sosyal/siyasal gelişmeleri ayrıntılarıyla ele alıp teorik bir temellendirmeye izin vermeyecek kadar dar.

Ama olup bitenlerin "satır aralarını" görüp hissettiğinizden eminim...

ABD'nin Afganistan'dan rezil çekilişini değil de, Taliban'ın gelişini gözlerimize sokmaya çalışmasıyla, Avrupa ülkelerinde çıkartılan İslamofobik yasalar ve bizde yeniden yükseltilen "din düşmanlığı" birbiriyle doğrudan bağlantılı.

Yoksa oraya buraya sürülen Taliban sosunun saçma sapanlığını kim görmez!

Ama "korku" tutuyor...

Çok şamata da zihinleri sersemleştiriyor.

Bunu pandemi sırasında öğrendiler, biliyorlar.

İç politikadaki hesapları şu..."

YAZININ TAMAMI

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN