Son dakika: AYM'nin son açıklamasına hukukçulardan büyük tepki! ​"Devlet katliam yaptı" demek düşünce özgürlüğü olarak görülemez

Terör örgütü PKK’ya destek veren, Güvenlik Kuvvetleri’nin bölgede yaptığı operasyonları itibarsızlaştırmaya çalışan ve devlete “katil” diyen sözde Barış Bildirisi’ni aklayan bir karara imza atan Anayasa Mahkemesi, oluşan kamuoyu tepkisi üzerine bir açıklama yaptı. 'Silahlı terör örgütü propagandası yapmak' suçundan cezalandırılan sözde akademisyenler ile ilgili verdiği karar hakkında yaptığı açıklamada "Bildirinin içeriğine katılmasak da bu sözler ifade özgürlüğü kapsamındadır." ifadelerine yer verdi. Bu skandal savunmaya ise hukukçulardan tepki geldi. Sabah.com.tr’ye bir açıklama yapan TÜRKAD Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı, Anayasa Mahkemesi’nin son açıklamasının da hukuki olmaktan öte olduğunun altını çizdi.

Giriş Tarihi 30 Temmuz 2019, 19:07 Güncelleme 30 Temmuz 2019, 19:39
Son dakika: AYM’nin son açıklamasına hukukçulardan büyük tepki! ​Devlet katliam yaptı demek düşünce özgürlüğü olarak görülemez

İÇİNDEKİLER

Anayasa Mahkemesi ve AYM Başkanı Zühtü Arslan, "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlığı altında terör örgütü PKK'ya destek veren ve güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonları itibarsızlaştırarak katliam olarak göstermeye çalışan ve aralarında "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan hapse mahkum edilenlerin de bulunduğu 1128 imzacı akademisyeni aklayan bir karara imza attı​.

Terör örgütü PKK ve destekçilerini sevindiren skandal bir karara imza atan Anayasa Mahkemesi, her kelimesi tartışmalı bir açıklama daha yaptı.

İşte TÜRKAD Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı'nın yaptığı açıklamadan başlıklar:

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ TARTIŞMIYORUZ
"Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı son açıklamanın hukuki olmaktan öte, savunmaya yönelik bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Burada tartışılan konu Anayasa Mahkemesi'nin Barış Bildirisi'nde yer alan konuları paylaştığı ya da desteklediği değildir. Bu bildiri Türk Ceza Kanunu'na göre suç mudur, değil midir? Bu bildiride düşünce özgürlüğü sınırlarının ötesinde terör örgütü propagandası yapılmış mıdır? Açıklamada bununla ilgili bir ifade göremedik."

"DEVLET KATLİAM YAPTI" DEMEK DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ OLARAK GÖRÜLEMEZ
"Barış Bildirisi" altında imzaya açılan bu bildiri suçu ve suçluyu övme, terör örgütünün propagandasını yapma soruşturması yürütülmüştür. Devletin halkına katliam yaptığı yönündeki iddialar düşünce hürriyeti sınırları içerisinde kabul edilemez. Burada kişinin bilerek ve farkında olarak ifade ettiği bu gerçeklik gözden kaçırılamaz. Bu bildiride doğrudan doğruya şiddet ve terör meşrulaştırılmış ve Anayasa Mahkemesi de bunu düşünce hürriyeti sınırları içerisinde görerek bence yanlış bir karara imza atmıştır.

BU KARAR BAŞTAN SONA ÇELİŞKİLİ
Diğer yönden Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu kararlarda eylem ve açıklamalarda şiddetin övülmesini, demokratik olmayan yöntemlerin savunulmasını düşünce hürriyetinin aşılması olarak kabul etmiştir. Ortada bir bir düşünce hürriyeti ya da ifadenin açıklanması değil çok açık bir suçun icra edilmesi söz konusudur. Bu bakımdan "Biz bu savaşın parçası olmayacağız" şeklinde başlayan ve "devlet bölgede katliam yapıyor" gibi ifadelerle devam eden bu bildiride Türkiye Cumhuriyeti'nin terör örgütü ile mücadelesi doğrudan doğruya hedef alınarak örgüte açık destek verilmiştir. AYM'nin verdiği bu karar da ve kendilerini aklamaya yönelik son açıklamada benim için tatmin edici değildir.

AYM'NİN SON AÇIKLAMASI DA TATMİN EDİCİ OLMAMIŞTIR
Diğer yönden AYM daha önce vermiş olduğu kararlarda eylem ve davranışlarda şiddetin övülmesi, demokratik olmayan yöntemlerin savunulması düşünce hürriyetin sınırlarının aşılması olarak kabul etmiştir. Bu tür eylemlerin demokrasi açısından bir engel teşkil ettiğini vurgulamıştır. AYM söz konusu kararı gerekçesinde bir düşünce ve ifadenin gerekçesinde katılmak mümkün değildir. Çünkü ortada bir düşünce ve ifadenin açıklanması değil bir suçun icra edilmesi durumu söz konusudur. Bu bakımdan sözde bildirinin içeriğinde "Bu savaşın parçası olmayacağız" ile başlayan ifadeleri, "Devlet bölgede katliam yapıyor" gibi ifadeleri net bir şekilde Türkiye'nin PKK ya yönelik yaptığı mücadeleyi doğrudan doğruya tahkir etmekte, devletin yaptığı operasyonları yanıltma iradesi vardır. Bir hukukçu olarak bu karar beni tatmin etmemiştir.

SON SKANDAL AÇIKLAMADA YER ALAN İFADELER:

Başvurucuların altına imza attıkları açıklama, gerçekten de toplumun büyük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Terörle mücadele eden devleti, halka 'katliam', 'kıyım' ve 'işkence' yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir.

İFADELERİN RAHATSIZ EDİCİ OLMASI BELİRLEYİCİ OLAMAZ
Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir. Bir ifade ya da açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilirken söz konusu ifadelerin doğru ya da rahatsız edici olup olmadıkları belirleyici olmaz. Bu noktada kullanılan sözlerin terör örgütünün şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

DEVLETE YÖNELİK ELEŞTİRİLER GENİŞ OLABİLİR!
Devlete yönelik eleştirinin sınırlarının, bireylere yöneltilen eleştirilere göre çok daha geniş olduğunda bir tereddüt yoktur. Yaklaşık on ay boyunca, on bir şehirde terör örgütüne karşı yürütülen ve milyonlarca insanın hayatını etkileyen operasyonların kamuoyu tarafından takip edilmesi ve operasyonlar hakkında değerlendirmeler yapılması normal karşılanmalıdır.

Bildirinin imzalanmasına neden olan operasyonları yürüten kamu gücüne karşı ağır eleştirilerde bulunulabileceğinin öngörülmesi ve demokratik çoğulculuk açısından bunlara daha fazla tahammül edilmesi gerekir. Tüm bu bilgiler dikkate alındığında başvurucuların mahkûmiyetlerinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna ulaşılmıştır.

CEZA KOVUŞTURMASINA BAŞVURULMAMALIDIR
Kamu gücünü kullanan organlar, devlet politikalarına yönelik eleştirilere cevap verilmesi hususunda ülkedeki herkesten daha fazla imkâna sahiptir. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkânının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.