"Postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 27 yıl geçti. Türk siyasi tarihine "Postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997'deki MGK toplantısı, Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanda tartışmalı bir dönemi başlattı. Kadınların başörtülü olduğu için okullara alınmadığı, dini vecibelerini yerine getirmek isteyen vatandaşların kamusal alandan silindiği ve 'bin yıl sürecek' denen 28 Şubat darbesini atlattı ancak kara leke hafızalardan silinmedi. O dönem köşesinde darbecilerin aldığı 28 Şubat kararlarını Hürriyet'teki köşesine taşıyan vesayet sözcüsü gazeteci Fatih Altaylı, "Bundan böyle kılık kıyafet kanununa aykırı olarak dolaşanları, kolundan tuttuğum gibi karakola götüreceğim. Evlerini polise göstereceğim. Otomobilde görürsem plakalarını alıp bildireceğim." diyerek adeta nefret kusmuştu. İşte dönemin vesayet destekçisi gazetelerinin utanç manşetleri.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Erbakan'ın, 24 Ocak 1997'de Kayseri'ye yaptığı gezi sırasında, tek tip elbise giyip bere takan il örgütü görevlileriyle ilgili partiye uyarıda bulundu. Söz konusu durumun "Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğunu" belirten Başsavcılık, RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden el çektirilmesini istedi.
Başsavcılılık, "fesih işleminin yapılmaması halinde, RP hakkında kapatma istemiyle dava açılacağını" da partiye bildirdi.
RP'li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997'de düzenlediği "Kudüs Gecesi"nde İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin de katılarak bir konuşma yapması ve sergilenen gösteriler, "rejim tartışmalarını" daha da alevlenmesine neden oldu.
Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997'de itirazlara ve DYP'li bazı bakanların "imza atmayız" tepkisine rağmen "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan" kararnameyi Bakanlar Kurulunda imzaya açtı.
ÖNCEKİ RESİMLER İÇİN TIKLAYINIZ