Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 20 Ağustos 2018

Şimdi küçülmek istiyorum

Bir misafir ortamında büyüklerin bize sorular sorup beklemedikleri cevapları verdiğimizde "Şuna bak şuna büyümüşte küçülmüş" derlerdi. Şimdi ise hepimiz ne kadar tuhafız. Yaşımız çok küçükken yaşımızı büyütürdük. Kendimizi yaşlı gösterirdik. Aslında amacımız güçlü gözükmekti. Fakat yıllar geçince neden geriye dönmek istiyoruz.
Küçülmek hatta yaşımızı küçültmek istiyoruz. Büyüdük de güçlenemediğimizi mi gördük. Sorumluluklar mı büyük geldi. Neden çocuk olmak istiyoruz hala.
Acaba aşk daha mı güzeldi. Ekmek elden su gölden mi iyiydi. İnsanların yüzlerini mi gördük. Oyuncaklarını paylaşmayan diğer çocuğa bir vururduk suratına.
Şimdi bunu da yapamıyoruz.
Küçüklükle büyüklüğü karşılaştırdım.
Çocukken karşı cinse aşık olduğunuzda herhangi bir strateji ile girmezdiniz.
Kulaklarınız kızarır garip bir heyacan yaşardınız.
Sadece onunla oyun oynamak yanında olmak isterdiniz. Şimdi ise aşık olmak o kadar zor ki karşılık bekliyoruz.
Stratejilerle yapaylaşıyoruz.
Akıl okumaya onun olmak istediği kişiye bürünmek istiyoruz. Çocukken bize bir sorumluluk verilmesi hoşumuza giderdi. Kendimizi büyük hissederdik.
Masumiyet vardı. Şimdi ise işe başladığımızda insanların gerçek yüzünü görmeye başladık. Bazı kuralların peşinde olmak zorundasınız.
Sadece iyi çalışmak yetmiyor.
Küçükken alınan bir çikolata ve şeker bizi mutlu ederdi. Ama şimdi ise çikolataya ve şekere doyduk bir maaş bile yetmiyor. Sevdiklerimiz ölümsüz gibi gelirdi çocukken. Kahramanlarınız olurdu. Yaş ilerledikçe kahramanlarınızı kaybetmek korkusu başlıyor. Dostluk paylaşmaktı sohpet etmekti.
Aşık olduğunuz kişiyi anlatmaktı.
Şimdi en yakın dostunuza güvenemiyorsunuz. Dersler tek derdimizdi. Şimdi ise iş, aşk, trafik, kredi kartı borcu vb saymakla bitmez dertler. Paylaşmayı çok severdik yine de seviyoruz ama Facebook'ta ve Twitter'da paylaşıyoruz. Müthiş hayallerimiz vardı.
Geniş bir pencereden bakardık şimdi ise sadece at gözlüğü ile bakabiliyoruz.
Küçükken bir yerimiz kanadığında bile önemsemezdik.
Yaramız kabuk bağlar kopartmayı severdik. Şimdi kalbimiz kabuk bağlamış sökemiyoruz.
Bildiğim tek şey her geçen gün aranan oluyor. O yüzden yaralarımızın kabuklarını kopartmayalım. Bırakalım kalsınlar zamanla geçiyor...

NE KADAR OLDU
Adana'da bir kişi, mahkemede hakimin tutuklama kararını duyar duymaz açık pencereden atlayarak kayıplara karışalı 7 YIL OLDU

FIKRA
Karacıların komutanı bir asker çağırmış:
Asker: "Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş. Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek: "İşte cesaret" demiş.
Havacı'ların komutanı bir asker çağırmış. asker yine; "Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş. Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra komutani askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş.
Asker de emre itaat etmiş ve atlamış.
Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da digeri gibi dönerek: "İşte cesaret" demiş. Sıra gelmiş denizcilerin komutanına. Komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve; "Emret komutanım" demiş.
Komutan: "Derhal denize atla ve 30 dakika yüzeye çıkma" demiş.
Asker: "Hadi lan şerefsiz yiyosa sen atla!" demiş. Komutan, diğer komutanlara dönerek:
"İşte asıl cesaret budur" demiş...