Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 16 Ekim 2015

Biz neymişiz be!..

Rusya Suriye'ye girip çatışmalara aktif olarak taraf oldu; DAEŞ'İ vurduğunu söylüyor ama daha çok Suriye Muhalefetini hedef alıyor...
Bir yandan PYD/PKK ile işbirliği içinde gözüken ABD, arkadan DAEŞ'le de iş tutuyor. Çin gizliden bazı işler çeviriyor. İran da konuya müdahil; kara güçleri gönderdi, daha da gönderecek...
Birileri bunları sayıp döktükten sonra şunu ilave ediyorlar: "Bu durumda Türkiye'nin yapabileceği bir şey yok; ne yaparsa yapsın bu güçlerden birisinin yanında pozisyon almak durumunda, bunun dışında atmaya çalışacağı her adımın faturası büyük olur..."
Bununla da yetinmiyor ve olumsuz algı inşası için de, Suriye'nin bu hallere düşmesinden Türkiye'nin sorumlu olduğu yalanını tekrarlayıp duruyorlar. Bu yalanı en çok tekrarlayanlardan birisi de, CHP Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu...
Hani insanın Kılıçdaroğlu'nu ve onun gibi Suriye'de olup bitenlerden Türkiye'yi sorumlu tutanları duydukça: 'Biz neymişiz be!..' diyeceği geliyor nerdeyse...
Ortalık belki de tarihin önceki dönemlerinde görülmediği kadar karışık. En önemli problem de, Türkiye'de bulunan bazı kesimlerin bırakmamaya kararlı görüldükleri pozisyonlar. ABD, Rusya, Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkeleri, İran, Çin... Hepsinin bölgemiz ve tabii bu arada ülkemizle ilgili hesapları var. Her birisi de bu hesaplarının gereği olarak gizli ya da açık bir takım tezgahlar peşinde.
Bölge üzerine hesapları olan bütün ülkeler; siyaseti, medyası, akademisi ve STK'ları ile bu hedeflere kilitlenmiş durumdalar.
İçlerinden aykırı tek bir ses bile çıkmıyor nerdeyse.
Türkiye'nin siyasetinin, medyasının ve STK'larının önemli bir kısmı ise, dışarıdan yapılan hesaplara kulak kesilmiş durumda. Ülkemizin bölge üzerine hesapları olan güçlerden birisine ram olması gerektiğini savunmaktan da geri durmuyorlar.

BATININ DERDİ MENFAAT ...
Batı ve Doğu'dan bölgeye yönelik hesapların tamamı çıkarlar üzerine bina edilmiş ve ortak tarafları insan unsurunu kesinlikle dikkate almıyor oluşları. Ölümler, yaralanmalar, kitle halinde göçler, bu süreçte yaşanan zorluklar, sefalet, travmalar hiç birisinin umurunda bile değil; önemli olan bölgeye yönelik hesaplarının gerçekleşebilmesi ya da en azından başkalarının hesaplarının bozabilmeleri...
Türkiye'nin derdi başka. Çoğunluğu bir çatı altında yaşanmış bin yıllık bir beraberliğin kazandırdığı derin bir tecrübeye sahip. Bu tecrübe de, bölgenin herhangi bir yerinde yaşanan rahatsızlığın bütün havzayı etkileyebileceğini gösteriyor.
Bölgede yaşanan rahatsızlıkların bize en basit yansıması, misafir etmek durumunda kaldığımız yüz binlerce insan... Sıkıntıların devam etmesi durumunda aynı halin sürecek ve sayının daha yükseleceği de kesin. Batılı ülkelerin hemen tamamı, bir yandan alkışladıkları Türkiye'yi bir yandan da içerdeki uzantıları ile köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. İçimizdeki işbirlikçi beyinsizler de, leş kargalarının bölgeye üşüştüğünü gördükleri halde, Suriye'nin aldığı hal sebebiyle Türkiye'yi suçlamayı sürdürüyorlar hala... Hani durumu bilmesek, tam da: 'Biz neymişiz be' denilecek hal yani...