Tarihi 21 Aralık 2009

Engelliye ikinci engel

Zihinsel engelliler öğretmen ihtiyacı 6 bine çıkınca, MEB 1977'deki 'hızlandırılmıı öğretmen eğitimi' uygulamasını hatırlatan bir yönteme başvurdu. 6 ilde 'zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği' kursu açılıyor.
Normalde 4 yıl olan bu eğitim, bir ayda 160 saate sığdırılıyor. Bir hayli eleştiriler var ama aslında şimdilik başka çare de yok. Çünkü geçen yıl bu alanda sadece 343 yeni öğretmen mezun oldu. Açık büyük.
***

Ülkemizde her 12 kişiden biri zihinsel veya bedensel engelli. Yani 9 milyona dayandı. Düşünün Finlandiya, Norveç, İsveç, Belçika, Bulgaristan, Avusturya ve Balkan ülkelerinin tamamının nüfusundan fazla. Neredeyse Yunanistan'ın ki kadar. Engellilerin eğitiminden söz ederken, olayı Yunanistan milli eğitiminin hacminde görmek gerekir.
Hatta özel ve meşakkatli bir eğitim olduğu için, daha fazla bütçe ayrılmalı ve daha çok eğitimci istihdam edilmelidir.
Maalesef durum tam tersi.
***

Canınızı sıkmak istemem ama ortadaki tablo hepimizin ayıbıdır. Kimse birilerini suçlayıp, işin içinden sıyrılmaya çalışmasın. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışmanlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü' nün 2009 verilerine göre, ülkemizde toplam 665 engelli okulu var. Bu okullarda, yönetici de dahil sadece 6 bin369 öğretmen görev yapıyor.
Öğrenci sayısına özellikle dikkatinizi çekiyorum 29 bin 634.
9 milyon nüfusta, okula gidebilenlerin sayısı 30 bin bile değil. Koskoca Yunanistan'da toplam 30 bin öğrenci olduğunu düşünün.
Olacak iş mi?
***

Görülüyor ki, bedensel ve zihinsel engelli vatandaşlarımızı cahillik batağına iterek, bir darbe de biz vuruyoruz.
Eğitimle onları sistemin içerisine çekmemiz gerekirken, sorunlarıyla baş başa bırakarak, kapatarak, yalnızlığa iterek ikinci kez zihinsel problemlere sevk ediyoruz.
Böyle demokratlaşma, böyle Avrupa kriteri olur mu?
Hepsi bir tarafa, bu insanlığa yakışır mı?
Hepimiz şapkayı önümüze koyup tekrar düşünmeliyiz.
***

Bu konuyla ilgili bir sürü sivil toplum örgütleri var. MEB'e bağlı Genel Müdürlük var. Mutlaka güzel çalışmalar yapıyorlar. Onlara haksızlık etmek istemem. Ama sonuç da ortada.
Hadi 9 milyonun yarısı eğitim alabilecek durumda diyelim, alabilenler yüz de 1 bile değil.
Bu kara tablonun nedenleri arasında elbette öğretmen ve okul sayısının yetersiz olması vardır. Ancak zihniyet de çok önemli rol oynuyor.
Engelliler yakınları tarafından umutsuz vaka olarak görülüp okula gönderilmemektedir.
Utanıldığı için insan içerisine çıkarılmamaktadır. Bu zihniyetlerin değişmesi için aileler eğitilmelidir.
***

Ama önce yeterli öğretmen.
Öğretmen yetiştirme MEB'in değil, YÖK'ün görevidir.YÖK'e bağlı 9 üniversitede, Özel Eğitim Öğretmenliği Lisans Programları var.
Ama eğitim görevlisi sayısı ancak 27.
Böyle olunca kontenjanlar da yetersiz oluyor.
YÖK bu sorunun çözümü için 'Lisansüstü Sertifika Programı' uygulaması getirebilir.
Okul ve derslik sorunu da var. Fakat vatandaşların ve sivil toplum örgütlerin de yardımıyla bir şekilde çözülebilir.
Diyeceğim, engelliler bizim kültür dokumuzdur. Onları hızlı eğitimden çıkan yetersiz öğretmenlere mecbur bırakmamalıyız.