Tarihi 30 Kasım 2009

Sorun sadece katsayı mı?

Neydi bu katsayı uygulamasının amacı? İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversiteye girişte önünü kesmek . İmam Hatip kökenli doktor, mühendis, hukukçu vb. sayılarının artmasını önlemekti.
Önlendi mi?
Aksine, İmam Hatip kökenli Başbakan, Meclis Başkanı ve Bakanlar oldu.
Peki, ahali çocuğu İmam Hatip'e göndermekten vazgeçti mi? Evet ama bu kez cemaat okullarının sayısı arttı.
Demek ki, bu işler yasaklarla olmuyormuş. Bir şeyi kaldıracaksan, yerine daha iyisini getirmelisin. Talebi karşılayacak projen yoksa arz kendiliğinden oluşuyor. Hem de hiç istemediğin şekilde.
***

YÖK Genel Kurulu bu adaletsiz uygulamayı ortadan kaldırdığında hepimiz memnun olmuştuk. Artık mezun olduğu okula bakılmaksızın her öğrenciye eşit puan uygulaması olacaktı. Puanı tutan istediği yere girebilecekti. Önümüzdeki yıl uygulamaya konacak olan, yeni üniversite giriş sistemi de buna göre hazırlanmıştı.
Ama İstanbul Barosu Başkanlığı, ya bu yasağın devam etmesini uygun gördüğünden, ya da uygulamanın kaldırılmasını yasalara uygun bulmadığından olacak Danıştay'a dava açtı.
Şimdi, Danıştay 8. Dairesi 'Eğitim sisteminin örgütlenmiş biçimindeki bütünlüğü bozacak nitelik taşıdığını' gerekçe göstererek yürütmeyi durdurdu.
YÖK itiraz hakkını kullanacak. Hükümet kararı ideolojik buldu. Muhalefet ise göbek atıyor.
Diğer yandan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Yarımağan '20 Aralık'a kadar karar verin, yoksa sınav yapılmaz' diyor.
Olan yine öğrencilere oldu. Şimdi sınava nasıl hazırlanacaklar? Yeni sisteme göre mi, yoksa eskiye göre mi?
***

Merak ettiğim başka bir soru da, YÖK'ün 'Hukukçuları' bu kararın Danıştay'dan döneceğini mutlaka hesap etmişlerdir. O halde Genel Kurul'a niçin olur verdiler? Önlemleri neyse, bir an önce açıklayıp öğrencileri rahatlatmaları gerekir.
***

Gelelim olayın diğer boyutuna. Bence katsayının kaldırılması, daha çok haksızlığa son verilmesi adına önemlidir. Yoksa meslek lisesi mezunlarının üniversiteye giriş oranlarında fazla bir artış sağlamayacaktır. Belki ilk yıllarda meslek liselerine talebi artırabilir.
Ama her şeyden önce ülkemizde bu işin sorumluları bir araya gelip şuna karar vermelidir: 'Meslek liseleri iş dünyasına ara iş gücü mü yetiştirecek, üniversitelere öğrenci mi hazırlayacak?'
İkisi bir olmuyor. İş dünyasının istediği nitelikte öğrenciler yetiştiremiyoruz.
Üniversite başarısı da yerlerde. 139 bin öğrenciden sadece 3 bin 668'i kazanabildi.
İmam Hatipler de yüzde 5'lerde.
***

Burada asıl sorun ilköğretim okullarına dayanıyor. Sınıfta kalmanın kaldırılması yaptırım gücünü zayıflattı. Öğrenci gevşedi.
Eğitim süresi az. OECD ortalaması yılda 240 gün iken, bu bizde 180 gün. Kar tatili, domuz gribi derken 160 güne düşüyor. Bunun önemli bir kısmı da ikili eğitim.
Okullaşmaya çalışırken, eğitimin standardını yükseltemiyoruz. Böyle olunca da Meslek liselerine alttan iyi öğrenciler gelemiyor. Genel liseler de bu yüzden başarısız.
***

Elbette katsayı kalksın. Ama eğitimimizin tek ayıbının bu olmadığı da bilinmelidir. Bir yere odaklanıp diğer eksikler görmezlikten gelinemez.