Tarihi 16 Kasım 2009

Yarıyıl tatili öne alınmalı

Bir yandan aşı tartışılırken, diğer yandan da domuz gribi hızla yayılarak tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Ülke genelinde ölü sayısı 60'ı aştı.
50'yi aşkın insanımız yoğun bakımda.
Daha kış başlamadan okullarda devamsızlık had safhalara geldi.
Benim de icra kurulu üyesi olduğum TÖDER'in tespitlerine göre, geçtiğimiz hafta Türkiye genelinde devamsızlık yüzde 30'lara ulaştı. Bu oran daha da yükselecek gibi.
***

Bu vahim tablo karşısında birlik olmak zorundayız. Bütün dünyanın mücadele etmeye çalıştığı salgın bir hastalıkla karşı karşıyayız. Olay siyaset üstüdür.
Arka planda başka hesap gütmeden, bir şeyler yapmaya çalışmalıyız.
Alınan önlemlere ön yargıyla bakılmamalıdır. Önlem alanların da başka bir gayesi olmamalıdır.
Domuz gribi üzerinden kimsenin nemalanmaya çalışmadığından, herkesin emin olması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
***

Elbette okula gelmeyen öğrencilerin tamamı domuz gribine yakalanmış olamaz. Ama artık normal grip de böyle algılanıyor. Anne-babalar panik ve tedirginlik içerisinde. Özellikle Anadolu'da yaşayanlar yeterince bilinçlenemedi.
Böyle olunca gerekli önlem de alınamıyor. "Ne olur ne olmaz" diye çocuğunu okula göndermeyenler var. Okulunda veya sınıfında bir çocuk hastalandı diye göndermeyenler var.
***

Ne yapmak gerekir?
TÖDER (Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği), üye okul ve dershanelerin taleplerini de göz önüne alarak bir çalışma yaptı. İlk eylem olarak, okullarda yarıyıl tatilinin iki hafta öne çekilmesi teklif edildi.
Buna göre tatilin 23 Ocak yerine, 7 Ocak'ta başlaması öngörülüyor.
Ocak ayında kışın şiddetini arttıracağı ve gribin de tavan yapacağı düşünülürse, bu öneriyi değerlendirmekte yarar olabilir. Ayrıca devamsızlık oranının da yüzde 50'leri bulabileceği gözönüne alınmalıdır.
Bu uygulamayla, öğrencilerin ve ebeveynlerin panik sürecini atlatmaları sağlanır. Virüse alışmaları, mücadele etmeyi öğrenmeleri için oryantasyon süresi oluşturulmuş olur.
***

Tatilin öne alınmasının diğer bir gerekçesi de, devamsızlığın her geçen gün artacağı sınıflarda sağlıklı ders yapılamamasıdır.
Ayrıca öğretmenler içerisinde de virüse yakalananlar var. Bu şartlarda ders programını tamamlamaları çok zor.
Diğer yandan, yıl sonunda SBS ve üniversiteye giriş sınavları var. Kaosla geçecek bir eğitim öğretim yılından sonra bu sınavlar sağlıklı bir biçimde nasıl yapılacak? Hastalıktan dolayı devamsızlık yapan yüzbinlerce öğrenci, öğrenemediği derslerden sınava girecek ve aldığı puanla da geleceği belirlenecek.
Bu, ne denli sağlıklı olur?
***

Elbette, tatilin öne alınması sorunu tamamen çözmeyebilir. Biz, A (H1N1) virüsüne karşı direnç oluşturmaya çalışırken, şubat ve mart aylarında mutasyonla daha tehlikeli başka bir virüsle de karşı karşıya kalabiliriz.
Gerekirse yine tatil olabilir.
Eğitim açığını telafi edebiliriz. Ancak televizyon yoluyla değil. Cumartesi ve resmi tatil günlerinde. Yetmezse haziran ayında... Günü gelince bunları değerlendiririz. Şimdi çocuklarımızın sağlığı için karar verme zamanı. Kuşkusuz, Bakanlık en doğru kararı verecektir.