Ölüm yıldönümleri, anmanın yanında, yaşamını hangi uğurda geçirdiğini, farklılıklarını hatırlamak ve bunlardan geleceğe yönelik dersler çıkarmak adına çok önemlidir.
Gerçi resmi bayramlarda da Atatürk'ü anıyoruz. Ama 10 Kasım'lar farklıdır. Kişiliğini ve felsefesini daha iyi anlamak için fırsat yaratır.
Daha çok yediğini içtiğini ön plana çıkardı, diye geçen yıl 'Mustafa' filmi çok eleştirilmişti.
Art niyet olmaması kaydıyla, Ata'nın her özelliğinin konuşulmasında pek sakınca görülmemelidir. Aksine O'nun gündeme gelmesi, bu vesileyle tekrar konuşulmasını sağlıyor.
Ayrıca Atatürk'ü eski, sabit gözlüklerle görmek zorunda değiliz.
Bugünkü gözümüzle, gerçekçi değerlendirip anlamak daha anlamlıdır.
Bazen düşünürüm, 'Ya yenilseydi' diye. Emperyalizme karşı verdiği özgürlük mücadelesini başaramasaydı, ne olurdu?
Muhtemelen halifelik sistemiyle yönetilen, Vatikan benzeri bir ülkenin vatandaşları olurduk. Net bir kimliği, kültürü olmayan, çok daha yoksul ve eğitimsiz... Atatürk ve yakın silah arkadaşları da ya asılır ya da zindanlarda bitirirdi ömürlerini; resmi tarihimizin isyancıları olarak.
O'nun gibi liderlerin işi zordur.
Kelle koltukta yaşar. Ya hep ya hiç realitesinde çok şeyi göze almışlardır.
Niçin?
Sahi insan böyle genel mesele olan ülke olayları için niçin biricik hayatını risk eder? Mevcut sistemin çok önemli bir komutanı. İsterse saraydan gelin bile alırdı.
Niye cümle saray erkanına karşı gelip, koskoca dünyaya başkaldırdı?
Hem 'Bari halifeliğin sürmesine izin ver, ne yaparsan yap' demişler. Kabul etmeyip inandığını yapmış. Taraf oldukları da ezilmiş', yoksul Anadolu halkı.
Bu tercihi niçin yaptı,dersiniz?
Bunlar, normal insanların hiçbir zaman yapamayacağı tercihlerdir.
O yüzden tam olarak anlayamıyoruz O'nu.
Vatan sevgisi, millet sevgisi diyenler olabilir. Yüksek ego diyen olabilir. Bu bir projeydi, diyen olabilir. Çok şey söyleyen olabilir.
Ama en doğru yanıtı, bu cesareti göze alabilenler verebilir.
Çünkü Ata'yı en iyi onlar anlayabilir.
Hangi etniğe, hangi inanca ve hangi görüşe sahip olursak olalım Atamız'ın mirasıyla yaşıyoruz.
Güzel ülkemiz, cumhuriyetimiz ve demokrasimiz 86 yıl sımsıkı sarıldığımız nimetlerimizdir. Ve çok iyi anlayamamış olsak da hepimizin içinde Atatürk'e saygı ve şükran olduğu inancını taşıyorum.
O'nun bizlere rehber olarak bıraktığı görüşlerini, bugün yeniden konuşmanın, tartışmanın saygısızlık ve sevgisizlik olabileceğini düşünmeyenlerdenim.
Çünkü yaşasaydı, O'nun da bazı şeyleri çağa uydurmak için yeniden düşüneceği, geliştireceğinden hiç şüphe yoktur.
Ancak diğer yandan da, Atatürk'ün 86 yıl önce söylediği bazı sözlerin, bugün bizler için hala çözüm olma geçerliliğini sürdürdüğünü de unutmamak gerekir.
